ÖĞRETİCİ açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
TÜRK İŞ’in açıklamış olduğu Nisan ayı verilerine göre açlık sınırı (dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı) 10 bin 135 TL iken yoksulluk sınırı(Gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı) ise 33 bin 014 TL’dir.
En düşük devlet memuru maaşı 10 bin 450 TL iken ortalama memur maaşı ise Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı verilerine göre 12 bin 200,5 TL’dir. Peki memur maaşları yıllar içerisinde açlık sınırına nasıl geldi?
Öncelikle bilinmelidir ki memurların maaşları her iki yılda bir toplanan toplu sözleşme ile belirlenmektedir. Toplu sözleşmeler imzalandıktan sonraki iki yıl için yapılmaktadır. Yani en son yapılan toplu sözleşme örneğini verecek olursak 2021 yılı Ağustos ayında imzalanan toplu sözleşmeler 2022 ve 2023 yıllarında alınacak artışları imza altına almaktadır. Toplu sözleşmenin tarafları ise Çalışma Bakanlığı ile hizmet kolunda en çok üyeye sahip sendikalar ve bağlı bulundukları konfederasyondur.
Son altı dönemde yapılan toplu sözleşmelere bakacak olursak yetkili konfederasyon hep MEMUR SEN olmuş, imza altına alınan her artış da günü geldiğinde TÜİK enflasyonunun dahi altında kalmıştır. Gerçeklerle uyuşmayan TÜİK enflasyonunun dahi altında alınan artışlar memur ve emeklilerini gerçek enflasyona karşı ezdirmiş, alım gücünü düşürmüş ve altı aylık dönemlerle alınan TÜİK enflasyon farkları da fark alınana kadar memur ve emeklilerinin cebinden çıkmıştır.
Sadece son üç toplu sözleşmeyi ve TÜİK enflasyonunu karşılaştırırsak;
Dönem Toplu Sözleşmeleri (2018-2019 yıllarını kapsayan);
- 2018 ilk altı ay için alınan artış% 4 iken, ilk altı aylık enflasyon%9.17 olmuştur,
- 2018 ikinci altı ay için alınan artış% 3.5 iken, ikinci altı aylık enflasyon%10.2 olmuştur.
- 2019 ilk altı ay için alınan artış% 4 iken, ilk altı aylık enflasyon%5.01 olmuştur,
- 2019 ikinci altı ay için alınan artış% 5 iken, ikinci altı aylık enflasyon%6.49 olmuştur.
Dönem Toplu Sözleşmeleri (2020-2021 yıllarını kapsayan);
- 2020 ilk altı ay için alınan artış% 4 iken, ilk altı aylık enflasyon%5.75 olmuştur,
- 2020 ikinci altı ay için alınan artış% 4 iken, ikinci altı aylık enflasyon%8.36 olmuştur.
- 2021 ilk altı ay için alınan artış% 3 iken, ilk altı aylık enflasyon%8.45 olmuştur,
- 2021 ikinci altı ay için alınan artış% 3 iken, ikinci altı aylık enflasyon%25.06 olmuştur.
Dönem Toplu Sözleşmeleri (2022-2023 yıllarını kapsayan);
- 2022 ilk altı ay için alınan artış% 5 iken, ilk altı aylık enflasyon%42.34 olmuştur,
- 2022 ikinci altı ay için alınan artış% 7 iken, ikinci altı aylık enflasyon%15.39 olmuştur.
- 2023 ilk altı ay için alınan artış% 8 iken, ilk dört aylık enflasyon% 15.3 olmuştur,
- 2023 ikinci altı ay için alınacak artış% 6 iken, Merkez bankası yıl sonu enflasyon tahmini%22.3’tür.
Not: Artışlar toplu sözleşmede imza altına alınan artışları içermektedir. 2022 Ocak ayında%5 olan artış Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile%7.5 olarak uygulanmış, 2023 Ocak ayı için ise alınacak artış%8 iken enflasyon farkı ve refah payı ile birlikte%30 olarak uygulanmıştır. Oluşan enflasyon farkları ise altı ay sonraki dönemde verilen artışın üzerine eklenmiştir.
Tüm bunlara rağmen memur sendikal tercihini değiştirmemiş ve MEMUR SEN’i yetkili yapmaya devam etmiştir. Memurların tercihi böyle olunca MEMUR SEN de memuru değil, siyasi menfaatlerini düşününce sonuç memur maaşları açlık sınırına neredeyse eşitlenmiştir.
Aynı süre içerisinde, aynı hükümet ve aynı bakanla yapılan kamu işçilerinin sözleşmelerine veya asgari ücret artışlarına baktığınızda ise durum farklıdır. Son 12 yılda yapılan her asgari ücret artışı oran olarak memura verilen artıştan daha fazladır. Bu sebepledir ki ortalama memur maaşı 12 yıl önce yaklaşık 2.6 asgari ücret ederken günümüzde 1.4 asgari ücret etmektedir.
Kamu işçilerinin aldıkları hem oransa hem seyyanen iyileştirmeler bu dönemde daha fazla olduğu için memurların ücretleri kamu işçilerine oranla da azalmış, aradaki makas açılmıştır. Bu da demek oluyor ki kamu işçileri gerçek anlamda TEMSİL edilirken ne yazık ki memurlar TESLİM edilmiştir.
Son zamanlarda ülkemizde yaşanan seçim nedeniyle Cumhurbaşkanı adaylarının memur maaşları ile ilgili verdiği vaatler ise MEMUR SEN’in değil, sahada gerçek sendikacılık yapanların zaferidir. Her zaman söylediğimiz gibi, sendikal tercih bir siyasi parti tercihi değildir. Özellikle memurlarımızın siyasi tercihleri ne olursa olsun sendikal tercihlerini gerçekten bir siyasi partinin arka bahçesi gibi hareket eden yapılardan değil, gerçekten çalışanların haklarını arayan sendikalardan yana olması öncelikle kendi çıkarları açısındandır.
İdari amirlerin belirli sendikalardan olması ve baskı yapması, görevde yükselmelerde uygulanan liyakatsizlikler, siyasi partiye yakınlık nedeniyle sendikal tercih memurun elini zayıflatır. Sendikalar kuruluş amacına göre yani çalışanların hak ve çıkarlarını koruyacak şekilde çalışmalı; bu şekilde çalışmayan sendikaları çalışanlar tercih etmemelidir.