Ülkenin kamu hizmetlerini yürüten temel taşlarından biri olan şube müdürleri ve müdür unvanlı kadrolar, büyük bir deneyim ve bilgi birikimi gerektiren bir süreci başarıyla tamamlar. Ancak, atanabilmek için gerekli hizmet süresi ve sınavlarda başarının yanı sıra, bu kadroya atananların mevcut personelin en nitelikli ve tecrübeli üyeleri olduğu unutulmamalıdır.
Kamu hizmetlerinin vazgeçilmez bir parçası olan şube müdürleri ve müdür unvanlı kadrolar, bakanlıkların merkez ve taşra teşkilatlarının temel taşı olarak kabul edilirken, bu önemli rolün yanı sıra adil mali haklara sahip olmalarının da gerekliliği vurgulanıyor.
Uzmanlık ve Sorumluluk Dengesi
Şube müdürleri ve müdür unvanlı kadrolar, uzmanlık alanlarında yüksek bir bilgi ve deneyime sahiptirler. Aynı zamanda, maiyetlerindeki personelin yetiştirilmesi, yönlendirilmesi ve denetimi gibi sorumlulukları da üstlenirler. Kamu hizmetlerinin etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesi, onların başarılı performanslarına dayanır.
Özgün Konum ve Adaletli Haklar
Şube müdürlükleri, kamu hizmetlerinin merkez ve taşra teşkilatlarının esas hizmet birimleri olarak kabul edilir. Bu önemli konumlarına rağmen, mali haklar konusunda adaletsizlikler yaşandığı bir gerçektir. Şube müdürleri ve müdürler, görevlerinin gerektirdiği yüksek bilgi ve yetenekleriyle kamu hizmetlerine değer katarlar. Ancak, hak ettikleri mali ve sosyal haklarına ulaşmada güçlükler yaşarlar.
Dengenin Sağlanması İçin İyileştirme Gereklidir
Ülkedeki kamu hizmetlerinin etkin ve verimli bir şekilde yürütülebilmesi için, şube müdürlerinin ve müdür unvanlı kadroların mali haklarında iyileştirmeler yapılması kaçınılmazdır. Bu profesyonellerin adil şekilde değerlendirilmesi ve kazançlarının karşılığını almaları, kamu hizmetlerinin kalitesini artıracaktır.
Sonuç Olarak
Ülkenin kamu hizmetlerinin temel taşları olan şube müdürleri ve müdür unvanlı kadrolar, sadece mesleki bilgi ve tecrübe açısından değil, aynı zamanda adil mali haklar açısından da takdir edilmelidir. Kamu hizmetlerinin verimli ve etkili bir şekilde yürütülmesi için bu profesyonellerin değerleri yeterince tanınmalı ve hak ettikleri mali destek sağlanmalıdır.
ŞUBE MÜDÜRLERİNİN MER’İ MEVZUATTAKİ YERİ
Bilindiği üzere merkezi idare, kuruluş ve görevleriyle bir bütündür. Bakanlıkların kuruluş ve teşkilatlanmalarında da bu bütünlüğün bozulmaması; etkili/verimli bir idare için iş bölümü, kontrol ve koordinasyonun sağlanması gerekmektedir. Bu ilkelerden hareketle; kamu hizmetlerinin düzenli, süratli, etkili, verimli ve ekonomik bir şekilde yürütülebilmesi amacı ile bakanlıkların kuruluşu, teşkilat, görev ve yetkilerine ilişkin usul ve esaslar hakkında 27.09.1984 gün ve 3046 sayı ile özel bir çerçeve yasa çıkarılmıştır. Bu yasal düzenlemede bakanlıkların merkez ve taşra teşkilatlarındaki hiyerarşik kademe ve birim unvanları (özetle) aşağıdaki şekilde sıralanmıştır.
a)Bakanlık merkez teşkilatında: Müsteşarlık/genel müdürlük/daire başkanlığı/şube müdürlüğü/şeflik.
b) İllerde: Vali/ il müdürlüğü/şube müdürlüğü/şeflik/memurluk.
c) İlçelerde: Kaymakam/ilçe müdürü/şube müdürü/şeflik/memurluk.
Bakanlıklardaki bu tarz yapılanma modeli, günümüze kadar konumunu büyük ölçüde korumuştur.
Şube müdürlükleri, hizmetin özelliğine göre ilgili bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulu Kararı ile kurulmaktadır. Bakanlıkların taşra teşkilatında il müdürlüğü bünyesinde ayrıca şube müdürlükleri de oluşturulabilmektedir. İlçe müdürlüklerinde şube müdürlüğü kurulması ise ancak ihtiyaç halinde olabilmektedir.
Bakanlıkların taşra teşkilatlarında esas hizmet birimleri ise il/ilçe müdürlükleridir. Ancak il/ilçe müdürlükleri tarafından verilmekte ve gün geçtikçe artan kamu hizmetlerinin süratli, etkin, verimli ve ekonomik verilebilmesi için çok sayıda, il/ilçe müdürü statüsünde olmayan, şube müdürlükleri kurulması zorunluğu doğmuştur.
Ayrıca kamu hizmetlerindeki uzmanlaşma sonucu il/ilçe müdürlüğü bünyesinde de yeni şube müdürlükleri kurulmuştur.
Yukarıda da belirtildiği üzere, bakanlıkların taşra teşkilatlanmalarında şube müdürlükleri özel ve özgün bir yere sahiptir. Bakanlıkların merkez teşkilatlarında olduğu gibi şube müdürlükleri; taşrada da, büyük ölçüde, esas hizmet birimi olma özelliğini kazanmıştır. Bu yüzden şube müdürlükleri, idarenin yeniden yapılanmasına yönelik çok sayıdaki çalışmalara karşın konumlarını korumakta, hatta örgütlenme modeli itibarıyla kurul halinde çalışan birimlerde dahi, görülen ihtiyaç üzerine yeni şube müdürlükleri ihdası yoluna gidilmektedir.
Şube Müdürleri ve Müdürlerin Özelliği
Kamu görevlilerinin belli görevlere açıktan veya yükselerek atanmaları sırasında kıdem veya liyakat/ kariyer sahibi olmak gibi koşulların aranılması gerekmektedir. Görev ve yetkilerinin özelliği (stratejik konumları) gereği şube müdürlerinin atanmalarında özel bir yöntem izlenmektedir. Şube müdürlüklerine atanabilmek için kamu personelinin atanma ve değerlendirmelerinde geçerli/aranılan
belli başlı ilkelerden olan liyakat veya kıdem ilkeleri tek başlarına yeterli olmamakta ve her iki koşulda birlikte aranılmaktadır. Bu yüzden şube müdürü olabilmek için belirli konularda eğitim veren fakülte/yüksekokul mezunu olma koşulunun yanı sıra; ilgili bakanlıkta bir bölümü şeflik/uzmanlık vb. unvanlı kadrolarda da çalışmış olmak kaydıyla (ortalama olarak) asgari on yıl hizmet süresi (kıdemi) bulunması, yapılacak yazılı ve sözlü sınavlarının da kazanılması (liyakat) gerekmektedir.
Görüldüğü üzere şube müdürlüğü kadrolarına atanmak kolay değildir. Bazı kariyer görevlerde (müfettişlik/uzmanlık/öğretmenlik vb.) olduğu gibi şube müdürlüğü kadro unvanı doğrudan ( ilk atamada) kazanılamamaktadır. Bu unvanın kazanılabilmesi için birden çok koşulun birlikte yerine getirilmesi gerekmektedir. Buna rağmen Şube Müdürleri müfettişlik ve sonradan ihdas edilen, hiçbir tecrübe ve deneyime sahip olmayan tabir caizse işi Şube Müdüründen öğrenen kariyer uzmanlık kadro unvanının her açıdan (Ek gösterge, Makam, Görev tazminatı vs.) çok gerisinde bırakılmıştır. Mali anlamda bugün için yaklaşık 13.000 TL gibi bir fark oluşmuş ve her geçen zaman bu fark katlanarak artmaktadır.
Şube Müdürlerinin Mali Hakları
Hiyerarşik kademede şube müdürünün mahiyetinde çalışan mühendis, mimarın ek göstergeleri 4200’dür.
Sayıları yüzbinlerle ölçülen bazı meslek mensuplarına Şube Müdürlerinin hiyerarşik kademede mahiyetinde çalışan Mimar, Mühendis (4200 ek gösterge) vb. personelin (örneğin yaklaşık 1.100.000 öğretmen, 350.180 polis memuru, 130.000 İmam-Hatip, Müezzin-Kayyım, KKÖ vb. ) 3600 ek gösterge verilir iken sayıları binlerle ifade edilen şube müdürlerine 3600 ek gösterge verilmiş olması, açıkça haksız ve adaletsiz bir durumdur. Savunulacak hiçbir yanı olmadığı değerlendirilmektedir. Şube müdürleri için olması gereken, mahiyetinde çalışan Mimar, Mühendis ve diğer çalışanların üzerinde bir ek gösterge rakamı olmalı.
Bakanlık il müdürlerinin bir bölümü veya il müdürü olmayan bazı müdürler 375 sayılı KHK eki II Sayılı Cetvel kapsamına alınmış olup, diğer müdürlerden farklı oldukça avantajlı bir ücret rejimine kavuşturulmuştur. (Bu yüzden II Sayılı Cetvel kapsamında bulunanlara ayrıca ÖHT ödenmemektedir.)
Bazı il müdürleri/ il müdürü olmayan şube müdürleri ile diğer şube müdürleri içinde eski ücret rejiminin uygulanmasına devam edilmektedir. (Bu bağlamda 1. Derecedeki şube müdürlerine ÖHT % 135 ve Ek ÖHT % 170, toplamda % 305 oranında ÖHT ödenmektedir. Hiyerarşik kademede şube müdürünün mahiyetinde çalışan mühendis, mimarın tazminat oranı % 168 ve ek tazminat oranı % 150, toplamda % 318 oranında tazminat ödenmektedir.)
Aynı konumda olmamıza karşın değişik ücret rejimine tabi olmamız, konuya ilişkin cetvellerde unvanımıza yer verilmiş olup/olmama, cetveldeki sıra durumlarına göre, il/şube müdürlerinin kendi aralarındaki aylıklarda dahi büyük farklılıklar bulunmaktadır. (örneğin Adalet Bakanlığındaki Şube Müdürünün ÖHT % 175’tir.)
Bu tarz bir ücret rejiminin 3046 sayılı Kanunda belirtilmiş hiyerarşik yapıya uymadığı; illerde benzer görevleri yürütenler (eşit işi yapanlar) arasındaki çalışma barışını/iş verimini olumsuz etkileyeceği bellidir. Ayrıca emekli aylığı bağlama oranlarının tekrar değerlendirilmesi gerekmektedir.
Netice Olarak
Genel idarenin bütünlüğünün bozulmaması; kamu hizmetlerinin düzenli, süratli, etkili, verimli ve ekonomik bir şekilde yürütülebilmesi için esas hizmet birimleri olan şube müdürlerine; hak ettikleri (ek gösterge rakamlarının yükseltilmesi başta olmak üzere) mali ve sosyal haklarının, daha fazla gecikmeye yol açmadan verilmesi gerekmektedir.
Bu bağlamda şube müdürleri arasındaki çalışma barışını/iş verimini/hiyerarşiyi olumsuz etkileyen mevcut ücret adaletsizlikleri kaldırılmalı, eşit işe eşit ücret verilmesi sağlanmalıdır.
657 Sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği 1965 yılında, Şube Müdürünün maaşı, TSK’ da görev yapan Albay rütbesine eşitken (Halen TSK’da şube müdürü olabilmek için Albay rütbesinde olmak gerekmektedir.) , günümüzde bunun çok uzağındadır. (Astsubay emekli olduğunda 4200 ek gösterge ile Uzman Çavuş 3600 ek gösterge ile ve çeşitli yan unsurlarla emekli olmaktadır.). Hal böyleyken bugün itibariyle idari kademenin en büyük kayba uğramış kesimi Şube Müdürleridir.
2/11/2011 tarihli ve 666 sayılı KHK ile eşit işe eşit ücret yerine eşit unvana eşit ücret adı altında yapılan düzenleme neticesinde hiyerarşik kademeler arasındaki ücret dengesi orantısız şekilde bozulmuştur. 666 sayılı KHK ile yapılan düzenlemeden önce, hiyerarşik kademeler arasında makul bir ücret farkı varken (bu KHK çıkmadan önce Daire Başkanı ile yaklaşık 900 TL gibi bir fark var iken şimdi bu rakam 13.000 TL ve her geçen zaman katlanarak artmaktadır.), söz konusu düzenlemeden sonra; Kariyer Uzmanı, Daire Başkanı ve üstü kadrolarda bulunanların mali ve özlük hakları iyileştirilmiş, Şube Müdürü kadrolarında yer alan personelin ücretlerinde ise herhangi bir iyileştirme yapılmamıştır.
Makam + görev tazminatı almayan Şube Müdürünün ek göstergesi, maiyetinde çalışan mühendis, istatistikçi, programcı, çözümleyici, araştırmacı, İmam-Hatip, Müezzin Kayyım, Öğretmen, Polis Memuru kadrolarında görev yapan personelin ek göstergesinden düşük veya eşit olan tek yöneticidir. Bu durum, çalışma barışını zedeleyen ve motivasyonu düşüren en önemli unsurlardan birisidir. 3046 sayılı Kanunda yer alan hiyerarşik yönetim kademelerinde Daire Başkanlığından sonra gelen Şube Müdürlüğü kadrosunun ek göstergesinin 3600 olarak bırakılması mağduriyete neden olmuştur. Başka bir deyişle, bürokraside idari kademenin en büyük kayba uğramış kesimi Şube Müdürleridir.
Şube Müdürleri, bir yandan birim mevzuatı konusunda uzmanlaşırken, diğer yandan maiyetindeki personelin yetiştirilmesinden, sevk ve idaresinden, iş ve işlemlerin takip ve denetiminden de sorumlu olup, üst amirlerine de danışmanlık yapmaktadır.
Kamu kurum ve kuruluşlarının kurumsal hafızası ve bürokrasinin orta düzey yöneticisi olan ve diğer unvan ve kadrolarda yapılan iyileştirmelere kadar kendileri ile ilgili hiç bir talepte bulunmayan Şube Müdürleri, hak ettiği “kariyer meslek grubu” içinde sayılarak mağduriyetlerine sebep olan maaş farkının giderilmesi gerektiğini düşünmektedir. Bu kapsamda Şube Müdürleri, 666 sayılı K.H.K. ile uğradıkları mağduriyetin giderilmesini sabırsızlıkla beklemektedirler.
Şube müdürleri birçok idari işlemin yapılmasında görev alıyor. Bu görevde bulunanların özlük haklarının iyileştirilmesi, bunların işe karşı motivasyonlarının artmasını sağlayacak. Sonuç olarak bütün iyileştirmeler kamu hizmetlerinin daha etkin ve verimli sunulmasına katkı sağlayacaktır. Bu nedenle kamu yönetiminin bel kemiği durumunda olan biz şube müdürü ve müdürlerin taleplerinin dikkate alınmasında fayda olacaktır.
Kamuda görev yapan Şube Müdürü ve Müdürler sorunlarının çözümü için, hiyerarşik kademeler arasında dengenin sağlanması, 666 sayılı KHK ile uğradığımız mağduriyetin giderilmesi, bu doğrultuda; şube müdürlerinin özel hizmet tazminat oranlarının %135’den %175’e çıkarılması, ek ödeme oranlarında 25 puanlık bir artış yapılması, 2000 makam ve 8000 görev tazminatı verilmesini sağlayacak şekilde yasal düzenleme yapılması, ayrıca 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki II sayılı cetvelin ilgili bölümüne eklenmesi hususlarında gerekli yasal düzenlemelerin yapılmasını beklemekteler.
Rizenin Sesi