Konfederasyon Genel Sekreteri Özgür Aras, "Bugün maaşlarımızı aldık ve gördük ki kamu emekçileri daha da zor durumda kalmıştır. Ankara'nın sıcak havasından korunmak için şemsiye altında toplanmaya çalışsak da ne yazık ki bu zam yağmurundan korunamıyoruz. Zamlar artık sel gibi olmuş, evlerimizi, dolaplarımızı ve cebimizi süpürüp götürmektedir.

Kamu emekçilerinin bu zam yağmuruna dayanma gücü kalmamıştır. Enflasyon farkı, ortaya çıktığı ay itibarıyla hemen ödenmelidir. Vergi dilimleri, maaş artışları sonrasında kesilen oranlar yeniden düzenlenmelidir. Torba yasada yer alan seyyanen artıştan emekli kamu emekçilerinin dışlanması adaletsizliktir" şeklinde konuştu.

Birleşik Kamu İş Konfederasyonu, bugün Ankara’da konfederasyonun genel merkezi önünde "Taban Aylığına Yansıtılmayan Zammı Kabul Etmiyoruz" sloganıyla basın açıklaması yaptı. Üyelerin üzerinde ‘vergi, kira, enflasyon” yazılı şemsiye açtığı eylemde konuşan Genel Sekreter Özgür Aras, şunları söyledi:

"BUGÜN MAAŞLARIMIZI ALDIK VE GÖRDÜK Kİ KAMU EMEKÇİSİ DAHA FAKİR HALE GELMİŞTİR"

"Bugün maaşlarımızı aldık ve gördük ki kamu emekçisi daha fakir hale getirilmiştir. Kamu emekçileri enflasyona ezdirilmiş açlık ve sefalete mahkum edilmiştir. Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu olarak bir kez daha haykırıyoruz: Milyonlarca kamu emekçisinin ve emeklisinin hakkı olan seyyanen zamlar değil, her dönem yaşadığı kayıpların giderilerek en düşük memur maaşının 32 bin TL’ye çıkarılmasıdır.

Çünkü biliyoruz ki; milyonlarca emekçiyi ilgilendiren maaş artışları gerçek enflasyona göre değil TÜİK enflasyonuna göre belirlenmiş ve ücretli emekçiler iki kez mağdur edilmiştir. Kamu emekçilerinin sorunlarının yüzdelik ve ek zamlarla çözülmesi mümkün değildir. Ülkemizde yaşam şartları ağırlaşmış pahalılık koşulları mutfakları kavurmuştur. Zam yağmuru; aralıksız şekilde doğal gaza, elektriğe, suya, benzine, motorine, gıda maddelerine, hijyen ürünlerine ve ulaşıma yağmaktadır.

"SAĞANAK ZAM YAĞMURUNA KARŞI KAMU EMEKÇİLERİNİN DAYANMA GÜCÜ KALMAMIŞTIR"

Ankara’nın kavurucu sıcaklarından şemsiye altında aralıksız zam yağmurundan korunmaya çalışsak da korunamıyoruz. Zamlar artık sel olmuş mutfaklarımızı, dolaplarımızı, ceplerimizi bizimle birlikte önüne katıp süpürmektedir. Sağanak zam yağmuruna karşı kamu emekçilerinin dayanma gücü kalmamıştır. Türk lirası, dolar ve euro karşısında erimekte günden güne yurttaşların alım gücü düşmektedir. TÜİK, haziran ayı enflasyon verilerini aylık yüzde 3,92, altı aylık yüzde 19,77 ve yıllık olarak yüzde 38,21 olarak açıklamıştır. 6 aylık enflasyon rakamının belli olmasından sonra kanuni düzenleme ile yapılan seyyanen artış dışında memurlara, sözleşmeli personele ve emeklilere verilecek zam oranı yüzde 17,55 olarak açıklanmıştır. Ancak TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Memur, SSK ve Bağ-Kur emeklilerine de yüzde 25 zam verilmesi kabul edilmiştir.

Birleşik Kamu-İş KAMU-AR’ın araştırmasına göre haziran enflasyonu yılın ilk yarısında yüzde 33, son bir yılda ise yüzde 81’e dayanan bir artış yaşanmıştır. Haziran ayı araştırmamıza göre 4 kişilik bir aile için yoksulluk sınırı 32 bin liraya, açlık sınırı ise 12 bin liraya dayanmaktadır. Dalga dalga yayılan zamlar ve kat be kat artan vergiler TÜİK rakamlarına göre değil gerçekçi enflasyon oranında yapılmaktadır. Ülkedeki vergi kültürü ve vergi yükü AKP iktidarıyla boyut atlamıştır. Enflasyonun hızla artmasına paralel olarak yoksulluk da artmıştır. Yoksulluğun büyüdüğü bir ortamda katma değer vergisi (KDV) değiştirilmiş, mal ve hizmetlere uygulanan yüzde 18’lik KDV oranı yüzde 20’ye, yüzde 8’lik KDV oranı ise yüzde 10’a yükseltilmiştir. Ülkedeki ağır vergilere ek vergi yükü tamamen emekçilerin sırtına yıkılmıştır. İktidar bütçe açığını kapatmak için KDV artışına gitmiştir. Ücretli emekçiler zenginlikten en az payı alırken en çok vergiyi ödemektedirler. Yapılan KDV artışı verilen zamların daha cebe girmeden alınmasıdır. Emekçiler, ağır zamlar ve vergiler altında ezilirken patronlara vergi istisnaları yapılmaktadır.

"EKONOMİK KRİZİN BEDELİNİ KAMU EMEKÇİLERİNİN VE ÇALIŞANLARININ SIRTINA YIKILMASINDAN VAZGEÇİLMELİDİR"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçimden önce 'en düşük memur maaşının 22 bin lira olacağı' vaadinin üzerinden 2 ay geçmemiştir ancak en düşük memur maaşının 22 bin liraya çıkarılacağını açıkladığı günden bugüne çoktan erimiştir. En düşük memur maaşının 22 bin liraya çıkarılacağını açıkladığı gün bu parayla 1157 dolar alınıyorken, şimdiki kur ile 837 dolar alınmaktadır. Bu kısacık zamanda bile en düşük memur maaşının alım gücü neredeyse 320 dolar erimiştir. Bilindiği gibi 2023’ün ilk 6 ayında yüzde 11,77’lik enflasyon farkı ve 2021 yılı toplu sözleşmeden gelen yüzde 6’lık artış (kümülatif  yüzde 17,55) üzerine seyyanen yapılan 8 bin 77 TL’lik zammın emekçilerin beklentisini karşılamadığını bir kez daha belirtiyoruz.

AKP iktidarı ekonomik krizin yükünü tamamen emekçilerin sırtına yıkan, gelir adaletsizliğini derinleştiren, açlığı ve yoksulluğu artıran politikalara yönelmiştir. Maaşla çalışanlar ağır vergiler ve enflasyon altında ezilmekte sözde maaş artışları da şimdiden yok olmuştur. Buradan hükümete seslenmek istiyoruz: Haklı ve meşru taleplerimizi duymazdan gelmeyin. AKP iktidarı sermayenin sesine değil, yoksulluk ve açlık sınırının altında yaşamaya mahkum edilmiş, emekçilerin sesine kulak vermeli ve her zaman yaptığı gibi hayali bir yaşamın resmini çizmekten vazgeçmelidir. Emekliliğe yansımayan, adaletsizliği artıran, verilen sözleri tam olarak karşılamayan seyyanen ve yüzdelik oranlar kabul edilemez.

Tüm emekçilerin ödediği vergilerin sınırı makul rakamlara çekilmelidir ve yaşamsal giderlere getirilen vergiler geri çekilmelidir. Ekonomik krizin bedelinin kamu emekçilerinin ve çalışanlarının sırtına yıkılmasından vazgeçilmelidir. İktidarın acı reçeteleri IMF politikalarının kötü kopyasıdır ve kaldırılmalıdır. 22 bin TL’lik en düşük dereceli memur maaşı içindeki 11 bin 128 TL’lik kısım emekli maaşı hesabına dahil edilmemektedir.

"ENFLASYON FARKI, ORTAYA ÇIKTIĞI AY İTİBARIYLA ÖDENMELİDİR"

Ayrıca çalışanların emekli ikramiyesi yönünden ise 201 bin 925 TL bulan bir kayıp yaşayacakları da ortadadır. Bundan sonra bu seyyanen rakam, maktu rakam olarak belirlenecek ve daha sonraki hiçbir artışa bu rakam baz teşkil etmeyecektir. Bu sözde zammı vermiş gibi yapanlar neden böyle oyunlar yaptığını anlıyoruz, değerlendiriyoruz ama kabul etmiyoruz. Enflasyon zulmünün 1 Ağustos TİS sürecine taşınmasına izin vermeyeceğiz.

Enflasyon farkı, ortaya çıktığı ay itibarıyla ödenmelidir. Vergi diliminde maaş artışları sonrasında kesilen oranlar yeniden düzenlenmelidir. Torba yasadaki seyyanen artıştan emekli kamu emekçilerinin yok sayılması eşitlik ilkesi gereği adaletsizliktir. Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu olarak haksızlıklar ve itibar sarsıcı bu uygulamalar karşısında susmayacağımızı, emekçilerimizin sesi olmaya devam edeceğimizin altını çiziyoruz."

Anka