Aile hekimlerinin, yetersiz altyapı, ağır iş yükü ve özlük haklarının eksikliği nedeniyle ciddi bir kriz yaşadığını belirten Ardıç, "Aile hekimliği sistemi, sağlık sistemimizin temel taşıdır. Ancak mevcut koşullar altında çöküşe sürükleniyor," dedi.
Raporda, aile hekimlerinin yüzde 30’unun günde 3.600’ün üzerinde kişiye hizmet verdiği belirtiliyor. Bu rakam, ideal kapasite olan 2.000-2.500 kişinin oldukça üzerinde. Mevcut koşullarda, bir hastaya yalnızca 2-5 dakika ayrılabiliyor. Prof. Dr. Ardıç, "Sağlıklı bir hizmet için bu süre en az 15 dakika olmalı," ifadelerini kullandı.
Aile Hekimliği: Taşeron Modeliyle İş Güvencesiz Çalışma
Prof. Dr. Ardıç, aile hekimliği sisteminin "Türk taşeron modeli" olarak uygulandığını belirterek, hekimlerin sözleşmeli çalıştırılarak iş güvencesinden yoksun bırakıldığını söyledi.
Aile hekimlerinin kira, elektrik ve su giderlerini kendilerinin karşılamak zorunda olduğunu belirten Ardıç, artan enflasyon karşısında bu yüklerin giderek arttığını ifade etti:
“Devlet, sağlık hizmetini kesintisiz sunmakla yükümlüdür. Ancak aile hekimlerini bu tür giderlerle baş başa bırakmak, hizmeti aksatıyor.”
Geçim Sıkıntısı ve Ek İş Yapma Zorunluluğu
Rapora göre, aile hekimlerinin yüzde 34’ü geçim sıkıntısı nedeniyle ek iş yapıyor. Nüfus büyüklüğüne göre değişen maaşlar, istikrarsız bir gelir modeline yol açıyor. Bazı hekimlerin özel hastanelerde nöbet tutarak ya da işyeri hekimliği yaparak gelirlerini artırmaya çalıştığını belirten Ardıç, "Bu sürdürülebilir bir model değil," dedi.
Yurt Dışına Göç ve Meslekten Ayrılma Tehlikesi
Raporda, aile hekimlerinin yüzde 50’sinden fazlasının yurt dışında çalışmayı veya emeklilik hakkını kazanır kazanmaz mesleği bırakmayı planladığına dikkat çekildi. Prof. Dr. Ardıç, bu durumun ileride ciddi uzman eksikliklerine yol açacağını vurguladı ve Sağlık Bakanlığı’nın bu sorunu görmezden gelemeyeceğini belirtti.
Fiziksel Koşullar ve Güvenlik Sorunları
Rapora göre, aile hekimliği merkezlerinin yüzde 30’u özel mülklerde hizmet veriyor ve bu yerler sağlık ve güvenlik standartlarını karşılamıyor. Ardıç, “Belediyelerin ya da devletin kamu binalarını aile hekimlerine tahsis etmesi gerekiyor. Kamu hizmeti veren bir kurum, kira ödemeye mahkûm edilmemeli,” dedi.
Sağlık Bakanlığı’na Güvensizlik
Raporda, aile hekimlerinin yüzde 60’ının Sağlık Bakanlığı’na güvenmediği belirtiliyor. Denetim süreçlerine bağımsız kuruluşların katılımı önerilirken, aile hekimliği sisteminin cezalandırma ve maaş kesintileri üzerine kurulu olmaktan çıkarılması gerektiği vurgulandı.
Reform Çağrısı
Aile hekimliği sisteminin sağlık sisteminin yapı taşı olduğu belirtilen raporda, gerekli önemin verilmemesi halinde yurttaşların büyük hastanelere daha fazla ödeme yapmak zorunda kalabileceği belirtildi. Sağlık Bakanlığı’na iş birliği çağrısı yapan rapor, sistemde kapsamlı bir reforma ihtiyaç duyulduğunun altını çizdi.