Sürekli işçiler hakkında hangi kanunlara göre disiplin işlemleri uygulanacağı, 657 sayılı kanun kapsamında memurlara uygulanan disiplin cezalarının işçilere de uygulanıp uygulanamayacağı gibi konular merak ediliyor.

Disiplin İşlemlerinin Uygulanması

İş hukukunda, işverenlere belirli koşullar altında disiplin cezası verme yetkisi tanınmıştır. İş Kanunu ve Borçlar Kanunu’nda (İş K. m. 18/1, 19, 25/II, 38, B.K. m. 315) bu konuda bazı hükümler bulunmaktadır. İşçilere verilecek disiplin cezaları, toplu iş sözleşmeleri veya bireysel iş sözleşmelerine konulacak hükümlerle düzenlenebilir.

Disiplin Cezalarının Türleri

4857 sayılı İş Kanunu’nun 25. maddesinin ikinci fıkrası, işçilerin sözleşmesinin feshi gibi disiplin cezalarını içermektedir. Ayrıca, kanunun 38. maddesinde yer alan “Ücret Kesme Cezası” başlıklı hükme göre, işverenler toplu sözleşme veya iş sözleşmelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak işçilere ücretten kesme cezası verebilirler. Ancak, 657 sayılı kanunda veya diğer kanunlarda yer alan disiplin cezalarının işçilere uygulanması mümkün değildir.

Yönetmelik ve Düzenlemeler

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın yayımladığı yazılarda ve Devlet Personel Başkanlığı’nın görüşlerinde, işçi ile imzalanan iş sözleşmesi ekinde yer alacak iş yeri disiplin yönetmeliği ile disiplin işlemlerinin düzenlenebileceği belirtilmiştir. Ancak, işçilerin disiplin işlemlerine ilişkin yönetmelik veya düzenlemeler idarece tek taraflı olarak hazırlanamaz; bu düzenlemeler işçi ile anlaşma sağlanarak oluşturulmalıdır.

İş Kanununda Olmayan Cezalar

İşçilere verilecek disiplin cezaları ya kanunda yer almalı ya da işçi ile imzalanan bireysel veya toplu iş sözleşmesinde belirtilmelidir. İşverenler, işçiye kıyasla veya kendi belirleyebilecekleri cezaları veremezler.

Daha Hafif Cezalar Belirlenebilir mi?

İş Kanunu’nda belirlenen cezalardan daha hafif cezalar, işçi ve işveren arasında yapılacak bireysel veya toplu iş sözleşmesiyle kanuna aykırılık taşımamak ve işçi lehine olmak kaydıyla belirlenebilir. Örneğin, İş Kanunu’nun 25/II maddesi uyarınca işten çıkarma yaptırımına yol açan bir disiplin suçuna, toplu iş sözleşmesi veya iş akdi ile daha hafif bir disiplin cezası getirilebilir.

Yargıtay Kararları

Yargıtay’ın birçok kararında, “Toplu iş sözleşmesi ile getirilen cezalar, yasaya aykırılık taşımadığı ve işçi lehine olduğu takdirde geçerli sayılırlar” şeklinde kararlar verilmiştir.

Kamu İşçisinin Disiplin İşlemleri ile Hk Aile Bakanlığı Yazısı

T.C AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL HİZMETLER BAKANLIĞI

Çalışma Genel Müdürlüğü

Konu: Disiplin Kurulu Tarih: 29.04.2019

ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜNE (İdari ve Mali İşler Başkanlığı)

İlgide kayıtlı yazınızda, 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 127 inci maddesi ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen Geçici 23 üncü madde uyarınca geçişi yapılan işçileri kapsayan disiplin düzenlemesine dair görüş talep edilmektedir.

Bilindiği üzere disiplin kurulları ve iş yerinde disiplin hükümlerinin oluşturulmasına yönelik mevzuatımızda açık bir hüküm bulunmamaktadır.

6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun “Sözleşme özgürlüğü” başlıklı 26 ıncı maddesine göre, taraflar, bir sözleşmenin içeriğini kanunda öngörülen sınırlar içinde özgürce belirleyebilirler. Bu nedenle, disiplin işlemleri ile ilgili hususlar taraflar arasında imzalanan iş sözleşmesi veya eki iş yeri yönetmeliği veyahut toplu iş sözleşmesi ile 4857 sayılı İş Kanunu hükümlerine aykırı olmamak üzere serbestçe belirlenebilecektir.

Bu doğrultuda işçilerin tabi olacağı disiplin hükümlerine ilişkin olarak toplu iş sözleşmesi hükümleri, iş sözleşmesi hükümleri veya iç yönetmelik ile bir disiplin yönetmeliği oluşturulabileceği, söz konusu disiplin yönetmeliği oluşturulurken Türk İş Mevzuatı hükümlerinin göz önünde tutulması gerektiği ve tüm çalışanlara eşit şekilde uygulanması gerektiği değerlendirilmektedir.

Bilgilerinizi rica ederim.

Kamu İşçisinin Disiplin İşlemleri ile Hk Devlet Personel Başkanlığı Yazısı

T.C DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞI

Sayı : 31292642-045.02-E.3425 18.05.2018

Konu : İşçi Disiplin İşlemleri

4857 sayılı Kanını incelendiğinde, “İş Sözleşmesi, Türleri ve Feshi” başlıklı ikinci bölümünde; iş sözleşmesinin feshi, sözleşmenin feshinde usul, işçinin ve işverenin haklı fesih halleri ve geçersiz sebeple yapılan feshin sonuçları ile bunlara ilişkin diğer hususlarda çeşitli hükümlere yer verildiği; ancak işçilere Devlet memurlarında olduğu gibi disiplin cezası verilebileceğine dair bir düzenleme yapılmadığı görülmektedir. Ancak, mezkûr Kanunun muhtelif maddelerinde işçilerin hak ve yükümlülüklerine ilişkin asgari hükümler tespit edilmekle birlikte, “iş sözleşmesi” veya “toplu iş sözleşmesi” ile daha geniş hükümler düzenlenebileceği ifade edilmektedir.

Örneğin, 4857 sayılı Kanunun işçilerin yıllık ücretli izne ilişkin haklarını ve izin sürelerini belirleyen “Yıllık ücretli izin hakkı ve izin süreleri” başlıklı 53 üncü maddesinin son fıkrasında; “Yıllık izin süreleri iş sözleşmeleri ve toplu iş sözleşmeleri He artırılabilir.” denilmekte, işçilerin yıllık izin sürelerine yönelik maddedeki hükümden daha geniş düzenlemeler yapılabilmesi, iş sözleşmeleri veya toplu iş sözleşmelerine hükümler konulmak suretiyle mümkün kılınmaktadır.

Yine, mezkûr Kanunun “Ücret kesme cezası” başlıklı 38 inci maddesindeki; “işveren toplu sözleşme veya iş sözleşmelerinde gösterilmiş olan sebepler dışında işçiye ücret kesme cezası veremez.

İşçi ücretlerinden ceza olarak yapılacak kesintilerin işçiye derhal sebepleriyle beraber bildirilmesi gerekir. İşçi ücretlerinden bu yolda yapılacak kesintiler bir ayda iki gündelikten veya parça başına yahut yapılan iş miktarına göre verilen ücretlerde işçinin iki günlük kazancından fazla olamaz.” hükmü, işçiye verilebilecek ücret kesme cezasının üst sınırını belirlemiş ve sebepleriyle birlikte bildirim zorunluluğu getirilmiş, bu cezayı vermeyi gerektirecek sebepleri toplu sözleşme veya iş sözleşmelerinde gösterilmesi şartına bağlayarak başka bir düzenleme ile ücret kesme cezasına sebep gösterilemeyeceğini vurgulamıştır.

Yukarıdaki örneklerden anlaşılabileceği üzere, 4857 sayılı Kanunun koyduğu asgari hükümlere riayet etmek kaydıyla, işveren ile akdedilen bireysel iş sözleşmesi ve toplu iş sözleşmesi ile işçilerin görev ve sorumlulukları, hak ve yükümlülükleri tespit edilebilmektedir. İşçilerin yürütmekle yükümlü oldukları görevlerin gereği gibi yerine getirilmesini sağlamak amacıyla birtakım disiplin cezalarının öngörülmesi de bu kapsamda değerlendirilmelidir.

-İşçilere disiplin cezası verilmesi hususunun toplu iş sözleşmesine veya iş sözleşmelerine hükümler konulmak suretiyle düzenlenebileceği, söz konusu sözleşmelerde düzenleme yapılmaması halinde 4857 sayılı Kanunda yer alan genel hükümlerin uygulanabileceği,

-Sözleşme hukukunun kapsamı dışına çıkılarak, kamu kurum ve kurumlarınca re’sen düzenlenecek yönerge, genelge, tebliğ vb. idari düzenleyici işlemlerle işçilere disiplin cezası verilmesinin uygun olmayacağı mütalaa edilmektedir.

İş Sözleşmesinde veya Toplu Sözleşmede Olmayan Disiplin Cezasının Verilemeyeceği Hakkında Karar

Yargıtay 9.HD., 06.12.2010 T., 2010/33308 E., 2010/36162 K.

İşyerinde Disiplin Cezası uygulanması, Disiplin Cezasının İptali Davası

Dava: Davacı, disiplin cezasının iptaline karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, istemi hüküm altına almıştır.

Karar: Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi S. G. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, Gereği konuşulup düşünüldü:

Davacı işçi, davalıya ait işyerinde halen çalıştığını belirterek, kendisine haksız olarak verilen İhtar cezasının kaldırılmasına ve iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı işveren, davacının şube şefinin emir ve talimatlarına karşı çıktığını, amirinin emrini yerine getirmediği gibi, amirine saygısızca davrandığının tespit edildiğini, hakaret düzeyine varan sözlerinin ve söz konusu tartışmanın şubenin dışına fiili eylem şekline dönüştüğünü, konusu davacının şube şefiyle arasında vuku bulan tartışmadan sonra kendisine TİS. in 101. madde gereğince ihtar cezası verildiğini, yasalara ve mevzuata uygun bir işlem yapıldığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece Karayolları Rize Bölgesinde bulunan bir bölüm makine parkının davalı idarece tahsis edilen özel idareye ait alana taşınması sırasında inşaat makinesi sürücüsü olan davacı ve bir arkadaşı ile o bölümün makine şefi olan Karayolları personeli M. Y. arasında meydana gelen tartışma sebebiyle davacının önce yazılı uyarılmasına karar verildiği, daha sonra aynı eylem sebebiyle ihtar cezası verilmesinin Anayasaya ve yasalara aykırı olduğu gerekçesiyle verilen ihtar cezasının iptaliyle davacı hakkında aynı Disiplin Kurulunun 27.3.2007 tarihli kararında belirtildiği gibi ilgilinin yazıyla uyarılmasına dair cezanın geçerli olduğuna karar verilmiştir.

İş hukukunda işverenlere belirli koşulların varlığı halinde disiplin cezası verme yetkisi tanınmıştır. Hukukumuzda işverenin disiplin cezası uygulama yetkisinin koşullarını, kapsamını, sınırlarını, usulünü, itiraz ve yargısal denetimini, bu yetkinin kullanılmasına karşı işçilere güvence sağlayan genel bir düzenleme mevcut değildir. İş Kanunu ve B.K.nda konuyla ilgili bazı hükümler (İş K. m. 18/1, 19, 25/II, 38, B.K. m. 315) yer almaktadır. İş Hukukunun ilkeleriyle genel hükümler göz önünde bulundurularak toplu iş sözleşmeleri ve iç yönetmeliklerle disiplin hukukuna dair düzenlemeler yapılabilir.

Öncelikle işçiye verilecek disiplin cezasının hukuki bir dayanağı bulunmalıdır. B.K.nun 315. maddesi bu bağlamda genel bir hukuki dayanaktır. Anılan maddeye göre . Buna göre disiplin cezasının işçiyi bağlayabilmesi sözleşme veya iç yönetmelikle önceden yazılmış olması ve işçiye bildirilmiş olması gerekir. Disiplin cezası işyerinin düzen ve disiplinini sağlamak amacıyla verilebilir. Bir disiplin cezasının uygulanabilmesi için işçin kusurlu bulunması da zorunludur.

Toplu iş sözleşmesiyle öngörülen disiplin cezaları kanuna aykırılık taşımadığı ve işçi lehine olduğu takdirde geçerli sayılırlar. Örneğin, işten çıkarmayı gerektirecek nitelikteki bir eyleme yer değiştirme cezasın uygulanması işçi yararına olduğundan geçersizliği ileri sürülemez (Süzek Sarper, İş Hukukunda Disiplin Cezaları, Çalışma ve Toplum Dergisi, 2011/1, s.16).

Hukukumuzda açık bir düzenleme bulunmadığı için, iş mahkemesince işverenin verdiği disiplin cezasının iptali ve işvereni bir işlem yapmaya zorlayıcı nitelikte karar verilmesi mümkün değildir. Mahkemece işlemin hatalı olduğunun belirtilmesi yetinilmeli, işverenin yönetim hak ve yetkisinin kısıtlanması veya ortadan kaldırılması anlamına gelecek şekilde hüküm kurulmamalıdır.

Dosyadaki bilgi ve belgelere göre davalı Karayolları Rize Bölgesinde bulunan bir makine parkı bölümünün tahsis edilen özel iadeye ait bir alana taşınmasına karar verildiği, davacı ve bir arkadaşının taşınmaya dair amirin verdiği emre itiraz ettikleri, bu sebeple aralarında tartışma yaşandığı, işyeri Disiplin Kurulunca sözü edilen olaydan dolayı davacının yazılı olarak uyarılması yönünde oybirliğiyle karar verildiği, ancak işveren vekilince verilen kararın onaylanmayarak konunun yeniden değerlendirilmesinin istenmesi üzerine bu kez oyçokluğuyla davacının ihtar cezasıyla cezalandırılması yönünde karara varıldığı anlaşılmaktadır.

Disiplin cezasının verildiği tarihte işyerinde yürürlükte bulunan Toplu İş Sözleşmesinin 101. maddesinde Disiplin Kurulu Kararlarının işveren veya işveren vekilinin onayıyla kesinleşeceği ve uygulanacağı, 102. maddesinde disiplin cezalarının ihtar, 1 gündelik kesimi, 2 gündelik kesimi, 3 gündelik kesimi, 3-5 gündelik kesimi, 4-5 gündelik kesimi ve ihraç olmak üzere 7 çeşit olduğu, 103/j, maddesinde ise Disiplin Kurulu kararları aleyhine yargı mercilerine başvurabileceği öngörülmüştür. Buna göre 'Yazıyla uyarılma" şeklinde bir disiplin cezası düzenlenmiş değildir.

Aynı eylem sebebiyle Disiplin Kurulunca daha önce davacının yazılı uyarılması yönünde karar verilmişse de, bu karar toplu iş sözleşmesi gereğince işveren vekili tarafından onaylanmadığı gibi, davacıya da tebliğ edilmemiştir. İşveren vekilinin konunun yeniden değerlendirilmesini istemesi üzerine Disiplin Kurulu tekrar toplanmış ve davacıya ihtar cezası verilmiştir. Buna göre Disiplin Kurulunun önceki kararının kesinleştiğinden ve bu sebeple bağlayıcılığından söz edilemez. Bu sebeple aynı eyleme iki farklı ceza verildiği söylenemez. Kaldı ki, uyarı cezası toplu iş sözleşmesinde düzenlenmiş bir ceza değildir.

Belirtilen sebeplerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle kabulü hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarda yazılı sebepten BOZULMASINA, temyiz harcının istenmesi halinde iadesine, 06.12.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.