Somut olayda, kamu görevlisinin sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımlar, bazı devlet büyüklerine iftira atmakla suçlandı. İdare, bu paylaşımların somut bir olgusal isnat içerdiğini belirtti.
Başvurucu ise, paylaşımlarının başkasına ait olduğunu ve orijinal kaynağı bilmediğini savundu. Ancak, Anayasa Mahkemesi, bu savunmayı yetersiz buldu ve paylaşımların belirli bir olgusal temele dayanmadığını kabul etti.
Anayasa Mahkemesi, başvurucunun iktidar partisine mensup bazı kişileri ByLock uygulaması ve dolayısıyla FETÖ/PDY ile ilişkilendiren paylaşımlarının, toplumsal gerilimi artırabileceğine ve infial yaratabileceğine dikkat çekti.
Mahkeme, bu tür açıklamaların siyasal gerilimleri tırmandırdığı ve demokratik toplum düzeni açısından kabul edilemez olduğunu belirtti.
Disiplin Cezasının Değerlendirilmesi
Mahkeme, başvurucunun devlet memurluğu statüsünün gerektirdiği itibar ve güvene aykırı davrandığına ve disiplin cezasını gerektiren davranışlardan kaçınma yükümlülüğünü yerine getirmediğine hükmetti.
Verilen kınama cezasının, eylemin niteliği göz önünde bulundurulduğunda, orantısız olmadığı ve zorunlu bir toplumsal ihtiyaca karşılık geldiği değerlendirilerek, müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olduğu sonucuna varıldı.
Anayasa Mahkemesi, yapılan müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olduğuna ve Anayasa'nın 26. maddesinin ihlal edilmediğine karar verdi. Bu kararla, kamu görevlisinin sosyal medya paylaşımları nedeniyle aldığı disiplin cezasının yerinde olduğu onaylandı.