Çalıştığı devlet hastanesinde, hamile çocuklar ile ilgili bildirimlerin yapılmadığını ortaya çıkaran İ.N., dönemin başhekim yardımcısı A.A.'ya karşı açtığı mobbing davasını kazandı. Mahkeme, A.A.'nın, eski personeli İ.N'e 30 bin TL manevi tazminat ödemesine hükmetmişti.
Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde görev yaptığı dönemde İ. N.’in, dönemin başhekim yardımcısı A.A.'ya karşı açtığı mobbing davasında Küçükçekmece 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin vermiş olduğu “A.A.'nın, eski personeli İ.N.'ye 30 bin TL manevi tazminat ödemesi” kararının, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi’nce 25/03/2021 tarihli ve E:2021/652, K:2021/615 sayılı hükmü ile kaldırılmasına ve yeniden hüküm kurularak reddine karar verildiği öğrenildi.
GEREGI GÖRÜSÜLÜP DÜSÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkilinin halen Kanuni Sultan Süleyman Egitim ve Arastırma Hastanesi bünyesinde sosyal hizmet uzmanı olarak görev yaptıgını, 5 yıllık görevi süresince bir çok taktir ve onur belgesi aldıgını ve bir çok projeyi de basarı ile takip ettigini, ancak davalının hastane bashekim yardımcısı olarak göreve atanmasından itibaren müvekkil görev yaptıgı projelerden el çektirildigini, son olarak da eski görev yerine 1 saat uzaklıkta ve oturdugu eve yaklasık 2 saat uzaklıkta ve 3 vesait ile gidelen bir kuruma süresiz olarak görevlendirilmesi yapıldıgını, davalı müvekkilini dısladıgını, kamu görevinin gerektirdigi yükümlülüklere uygun hareket etmedigini, müvekkile yönelik son dönemdeki baskılar detaylı bir sekilde devam ettigini, subat 2017 tarihinde görevlendirilen sorumlu bashekim yardımcısı Akif Akça ile çocuk izlem merkezi isleyisi hakkında toplantı düzenlendigini, 07/04/2014 tarihinde açılan çocuk izlem merkezi hakkında bilgi verildigini, çocuk izlem merkezinin isleyisi görevler sorumluluklar anlatıldıgını, aynı zamanda çocuk izlem merkezi ödenegi ve diger resmi islemler istemleri satın alma süreci merkez sorumlu kurum çekmece bölgesi kamu hastaneleri birligi yetkilileri ile görüsmeler, var olan sorunlara yönelik yapılan islemler gibi kendisine, müvekkil tarafından aktarıldıgını, toplantı sırasında görev tanımlamaları yapılır8ken bu islemlerle yaklasık 3 yıldır usulune uygun olarak herhangi bir görevlendirilmesi veya yetkisi olmasına ragmen ilgilendigini takip ettigini iletilen ve çzöümlenen tüm problemleri veya çözümlenemeyen problemleri anlattıktan sonra kendisine bizzat çocuk izlem merkezinde bugüne kadar olan tüm resmi toplantılara yalnızca temsilen katıldıgını, müvekkil tüm çalısma hayatı bosunca görevlerini mevzuata uygun olarak tam ve eksiksiz bir sekilde yerine getirdigini, hayatının hiçbir döneminde ne bir disiplin sorusturması geçirmis, ne de bu tarz bir kötü muameleye maruz kaldıgını, müvekkilin görev ve sorumluluklarında her zaman gereken özeni gösterdigini, meslek hayatı boyuna çalıstıgı tüm kurumlarda ve çalısma arkadaslarıyla olan iliskileriyle mevcut oldugunu, müvekkilin sahsına yapılan ve yasatılan psikolojik tacizler (mobbing) nedeniyle telafisi mümkün olmayan elem ve keder sonucunda psikolojik ve psikomatik rahatsızlıkları basladıgını, müvekkile karsı hukuka aykırı tekrarlanarak devam eden eylem ve islemlerle psikolojik tacizler yapılarak müvekkilin kisilik haklarına saldırıya dönüstügünü, müvekkilin yasadıgı elem ve kederin maddi bir karsılıgı olmadıgını, müvekkilin saygınlıgına yapılan psikolojik saldırılar müvekkilin itibarını yok ettigini bu nedenle fazla ve faize iliskin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkile telefisi güç ve imkansız olarak verilen maddi ve manevi zararın kısmende olsa tazmini için 50.000,00-TL manevi tazminat ödetilmesine karar verilmesini talep ve dava etmistir.
Davalı vekili 06/12/2018 tarihli beyan dilekçesinde; davalı Asilin Kanuni Sultan Süleyman Egitim ve Arastırma Hastanesinde Bashekim yardımcısı olarak 06/02/2017 tarihinde göreve basladıgını, yasaya uygun olarak mevzuat çerçevesinde mahiyetindeki personele esit mesafede davranmayı ilke edinerek adalet duygusu ile ayrımcılıga mahal verilmeden hizmet alan vatandasın kamu yararı gözetilerek görevini icra etmekte hassasiyet gösterdigini, kurumun isleyisindeki aksaklıkların giderilmesi, atıl durumundaki personelin daha verimli çalısabilmesi için gerekli çalısmaların yaptıgını, buna özen gösterdigini, bu çalısmalarını davacı sosyal çalısmacı Serife Iclal Nergiz tarafından kisisel olarak algılandıgını, bir amir olarak kendisine verilen her göreve karsı geldigini, buna ragmen saygısızlık ve emege itaatsizlik gibi hususlar basta olmak üzere davalıya karsı pek çok suç islemesine ragmen davacı ile ilgili olarak is motivasyonunun düsmemesi için herhangi bir disiplin sorusturması ve disiplin cezası verilmesinin düsünülmedigini, ÇIM deki görevlendirmelerde aile görüsmecisi olarak göreve gelinmedigi halde vakalara gelinmis gibi icap nöbet ücreti ödemelerinin yapıldıgını, davacıya da da bu sekilde mevzuata ve yasaya aykırı haksız ücret ödemelerinin yapıldıgını, davacının istismar magduru çocuklarının yüksek yararı degil, kendi maddi menfaatini düsündügünü, icap nöbet listelerinde adının yer almasına ragmen aile görüsmecisi olarak vakalara gelmedigi halde , bir dönem icap nöbet ücretlerini aldıgını, bununla ilgili C. Savcılıgında suç duyurusunda bulunuldugunu, davacının ihtiyaç dogrultusunda Toplum Ruh Saglıgı Merkezine görevlendirildigini, o dönem itibari ile 3 sosyal çalısmacının mevcut oldugunu, davacı için hastaneye baglı bulunan Toplum Ruh Saglıgı merkezine görevlendirilmenin yapılmasının uygun görüldügünü, bu görevlendirilmede kasıt bulunmadıgını, ihtiyaca binaen hakkaniyetli bir görevlendirilme yapıldıgını, keyfiyetli söz konusu olmadıgını, görevlendirilmenin personele usulune uygun teblig edildigini, egitimlerinde projeye uygun olarak devam edildigini, aksaklıga meydan verilmedigini, davacının memura yakısmayacak derecede kaba ve saygısız , amire karsı haddi asan defalarca görüldügünü, ancak disiplin sorusturması ve disiplin cezası yoluna gidilmedigini kisiligine , ruhsal ve duygusal yapısına yönelik herhangi bir yıpratıcı tutumda bulunmadıgını, davalı asil tarafından haksızlık ve usulsuzlüge mahal vermemek adına son derece titizlikle çalısıldıgını, makamında açık kapı politikasının uygulandıgını, herkesin rahatlıkla ulasabilecegini, zorlastırma yönteminin degil, kolaylastırma yönteminin tercih edildigini, FETÖ nün 15 temmuz hain darbe girisiminden yaklasık bir yıl önce davalı asil tarafından bu yapılanmayla ilgili düzenledigi raporlar nedeni ile kendi aleyhine inceleme görevi verilenler tarafından göstermelik disiplin sorusturmaları sonrasında disiplin cezaları verildigini, 15 Temmuz hain darbe girisiminden sonra raporunda ismi geçen kisilerin KHK ile ihraç edildiklerini, darbe girisiminden sonra C. Savcılıgınca yapılan sorusturmalarda Ihsan Bakır'ın hakkında adli kontrol hükümlerinin uygulandıgını, Savcı Celal Kara ve onun hakkında sahte rapor veren hastane yöneticisinde Necati Taskın hakkında da sorusturmaların sürdügünü, Ihsan Bakır'ın görevinden atıldıgını, Kamu Denetçiligi Kurumuna kendisi hakkında yapılan haksız idari islemlerle ilgili olarak ilgililer hakkında islem baslatıldıgının taleplerinin oldugunu, davacının FETÖ silahlı terör örgütüne üye iltisaklı ve irtibatlı bürokrasi içinde bulunan kripto olabilecegi kanaati ile bu örgüte yardım ve yataklıklarda bulunanlarla yalan söyleme, iftirada bulunma, delil uydurma gibi kumpas kurmak sureti ile davacı asilin karalanmak ve yıpratılmak istendigini, 18 yas altı resmi nikah olmayan gebeler hakkında Istanbul Saglık Müdürlügü Müdür Yardımcısı Dr. Savas Basar Kartal imzalı
yazısında 15 yasını tamamlamıs çocugun rızasına hukuki geçerlilik tanındıgı , suçun takibinin sikayete baglı kılındıgı, kamu adına takibi gerekmedigi , bu suçun bildiriminin bu suretle zorunlu
olmadıgı, ancak cebir tehdit hile veya iradeyi etkileyen herhangi bir emarenin varlıgı mevcut ise, adli mercilere bildirimin gerektigi ifade edilmis, bu nedenle de sikayet olmadıgından kamu adına
takibin gerekmedigi açıkça belirtilmis, Saglık Bakanlıgının yaklasım ve uygulamaları buna iliskin bakan imzası ile gönderilen soru önergesine verilmis olan yazılı cevap Istanbul Saglık
Müdürlügünün yazıları, 15-18 yas arası gebelerin kamu adına takibinin gerekmedigi ifade etmekte olup, Adolesan gebenin sosyal hizmet birimine görüsmeye gelmemesi durumunda sosyal hizmet
uzmanının bir sorumluluk tasımadıgını, hastanenin ilgili biriminde bu sebeplerle hukuka aykırı bir islem yapılmadıgını bildiriminin zorunlu olup adli makamlara ihbarı yapılmayan kimsenin
olmadıgını, bu ilgili birimde dosyada tanık olarak gösterilen psikolog Isıl Özüak'ın görevlendirildigini, bu projenin Istanbul Kalkınma Ajansı Çocuklar ve Gençler Mali Destek Programı kapsamında çocuk ergen Turkuaz Umutlar Merkezi (ÇETUM ) olarak devam ettirildigini, davacının bu ÇETUM da asli vazifeli olarak görevli oldugunu, Adli Makamlara bildirilmeyen konusu suç olusturan vaka var ise sorumlulugun da davacıya ait oldugunu, davacı ile psikolog Isıl Özüak'ın gizli tutulması gerekli kisisel hasta bilgilerini gerçek olmadıgı halde bir suç teskil olay varmıscasına yazılı ve görsel medya organlarında gerçek dısı haber yapılması için kullandıklarını, basına izinsiz demeç veren davacının 657 DMK nın 15 maddesini açıkça ihlal ettigini, Valilikçe kendisi hakkında suç görülmediginden sorusturma izni verilmemesine karar verilmis olmasına ragmen gizli tutulması gereken hasta bilgilerini bazı medya organlarında haber yapılmasını davacının sagladıgını, STK adı altında TKP gibi bir çok parti dernek hastane önünde gösteri yaparak bildiri dagıtılarak olayın siyasalastırılıp araçsallastırıldıgını, bunun üzerine Adalet Bakanlıgı tarafından ön inceleme yapılanlar tarafından resen sorusturma baslatıldıgını, Saglık Bakanlıgı denetçi görevlendirilerek sorusturma baslatıldıgını, bu suretle kendisinin magduriyetine sebebiyep verilmek için kumpas kuruldugunu, FETÖ projesi gibi hareket edildigini, kendisinin karalandıgını, sahsi üzerinden hükümet üyeleri ve Cumhurbaskanının yıpratılmak istendigini, 15 yas altı adolesan gebeler için adli vaka bildirim sorumlulugunun TCK 280 maddesi uyarınca hastayı ilk gören gebelik teshisi koyan kadın hastalıkları ve dogum uzmanı hekimine ait oldugu gerçeginin C.Savcısı tarafından görülemedigini, kamu oyunda olusturulan subjektif algı ile davalı asiline haksız ve hukuksuz ceza verilmesi çabasında bulundugunu, ismini bildirdigi diger kisilerle birlikte davacının da fetö PDY nin bürokrasi içerisindeki Kripto olabilecegi yönündeki kamu denetçisine görüslerini bildirdigini, eger bir suç var ise ÇETUM çalısanı olarak davacının ve tanık olarak gösterilen tutanakta imzası bulunan ÇETUM Projesi kapsamında görevli olan Isın Özüakın ile birlikte sorumlu olduklarını , bu sebeplerle gerçek dısı haksız, asılsız, dayanaksız davanın reddine karar verilmesini talep ettigi görülmüstür.
DELILLERIN DEGERLENDIRILMESI VE GEREKÇE :
Dava; davacının Kanuni Sultan Süleyman Eg. ve Ars. Hastanesinde sosyal hizmet uzmanı olarak çalısırken, davalı olan hastane bashekim yardımcısının göreve atanmasından sonra yaptıgı görevden el çektirilip, evinden uzak olan baska bir yerde görevlendirildigi, kendisine haksız olarak nöbet yazıldıgı, baskalarının yanında rencide edici sözler söyledigini, davacının kötü niyetli olup,
ona rapor vermeyin seklinde beyanlarının oldugu, yine bazı arkadaslar çok alıngan, kendisini oranın yöneticisi sayıyor ifadeleriyle ve buna benzer sistematik sözlerle müvekkiline karsı mobbing
uyguladıgı iddiasına dayalı manevi tazminat istemine iliskindir. Anayasa 129/5 maddesinde, memurlar ve diger kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken isledikleri kusurlardan dogan tazminat davalarının, ancak idare aleyhine açılabilecegi benimsenmistir. Ne var ki, bu kural mutlak olmayıp; idari yetkilerin kullanılma alanı ile es anlatımla, idari islem ve eylem niteligini yitirmemis davranıslar ile sınırlıdır. Davacı talebinde, davalının kendisini geçici görevlendirme ile hastanenin baska bir birimine, evinden uzak bir yere görevlendirdigini ve haksız nöbetler tuttugunu ileri sürmekte olup, geçici görevlendirme, nöbet yazımı davalı olan bashekim yardımcısının görevleri arasındadır.
2577 sayılı Idari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesi geregince, idari yargı yerlerinde ancak ilgili idari kurulus dava edilebilir. Bu yasal düzenlemeye göre, gerçek kisiler ve özel hukuk tüzel kisileri aleyhine idare mahkemelerinde dava açılamaz. Su halde, davacı davasını gerçek kisi olan davalıya yönelttigine göre, davanın görüm ve çözüm yeri adli yargıdır. Anayasa’nın 129/5.maddesi ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 13/1. maddesi geregince; kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken kusurlu eylemleri nedeniyle olusan zarardan dogan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve yasada gösterilen kosullara uygun olarak idare aleyhine açılabilecegine göre; davalıya husumet tevcih edilmesi dogru degildir. Mahkemece açıklanan yasal düzenlemeler gözetilerek, husumetin dava sartlarından olup resen gözetilmesi gerektigi, davanın husumet nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile isin esasına girilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya uygun düsmediginden kararın HMK'nın 353/1-b.2 maddesi uyarınca kaldırılarak davanın idare aleyhine idari yargı yerinde dava açılacagı gözetilerek davanın HMK 114/1-d, 115/2 uyarınca husumet yoklugu nedeniyle usulden reddine karar verilerek asagıdaki sekilde hüküm kurulmustur.saglikpersonelihaber.net
HÜKÜM:
A- Taraf vekillerinin istinaf taleplerinin kabulü ile Küçükçekmece 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/798 Esas - 2020/375 Karar sayılı kararının HMK'nın 353/1-b.2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, yeniden hüküm kurularak;
1- HMK 114/1-d, 115/2 uyarınca husumet yoklugu nedeniyle davanın USULDEN REDDINE,
2-Alınması gereken 59,30-TL karar ve ilam harcından pesin alınan 853,88-TL harcın mahsubu ile bakiye fazla yatırılan 794,58-TL harcın karar kesinlestiginde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden, karar tarihinde yürürlükte bulunan
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan baska yargılama gideri bulunmadıgından bu konuda karar verilmesine yer olmadıgına,
6-Kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinlestikten sonra ilgilisine iadesine,
- Istinaf incelemesi bakımından ;
1-Tarafların istinaf basvuruları kabul edildiginden yatırmıs oldukları istinaf karar ve ilam harçlarının talep halinde kendilerine iadesine,
2-Yasa yoluna basvuran tarafından yatırılan istinaf gider avansından kullanılmayan kısmının HMK'nın 333. maddesi geregince iadesine ,
3-Dosya üzerinden inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIGINA,
4-Yasa yoluna basvuran taraflarca yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,
5-HMK'nın 359. Maddesinin 3. fıkrası geregi kararın taraflara tebligi islemi ile 302. maddesinin 5. fıkrası geregi harç tahsil müzekkeresi yazılması islemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK'nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birligi ile karar verildi. 25/03/2021