Hülya Kaya, kariyerine hemşire olarak başladığını belirtti. Hacettepe Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü'ne kabul edilmesiyle birlikte, çalışıp okuma çabasına girişti. Ancak, hemşirelik kariyerinin ilk nöbetinde üç hastasının vefat etmesi, hayatında bir dönüm noktası olmuş. Kaya, o zorlu anlarda ailelerle iletişim kurarak teselli sağlayıp, morg süreçlerine katkıda bulunmanın kendisine her şeyin üstesinden gelebileceğini öğrettiğini dile getirdi.
Kariyerindeki bir başka önemli adım, kucağında bebeğiyle girdiği kaymakamlık sınavlarını kazanması oldu. Kaya, "Morga gidecek, o hazırlık sürecini yapıyorsunuz. Ailesini teselli ediyorsunuz. O gün şunu söyledim ben kendime, bunu yapabildiğine göre hayatta her şeyi yapabilirsin. Bu benim için bir kırılma noktasıydı" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla Resmi Gazete'de yayımlanan atama kararı sonucunda İstanbul Pendik Kaymakamlığı'ndan Yalova Valiliği'ne atanarak, Cumhuriyet tarihindeki altıncı kadın vali ve Yalova'nın üçüncü kadın valisi olarak göreve başlayan Hülya Kaya, 1999 yılında başladığı meslek hayatında yedi ilçede kaymakamlık yapmış ve iki ilde vali yardımcılığı görevinde bulunmuş bir isim. Ayrıca, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde Basın-Yayın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanlığı yapmış olan Kaya, 18 Ağustos'ta Yalova Valisi olarak atanmıştı.
Kaya, ailesiyle birlikte yaşadığı Yalova'da her sabah ailesiyle yapılan kahvaltı sonrası eşiyle birlikte yürüyüş yaparak güne başlıyor. İlginç bir şekilde, makam odasında fazla vakit geçirmeyen vali, Yalova'daki sorunları yerinde görmek ve çözmek amacıyla kenti adım adım geziyor. Sokakta vatandaşlarla sohbet eden, gençlerin beklentilerini kafeteryalarda dinleyen Kaya'nın mülki idarecilik kariyeri, farklı bir meslek deneyimi ve zorlu yaşam tecrübelerine dayanıyor.
'GECELERİ NÖBET TUTUYORUM, GÜNDÜZLERİ OKULA GİDİYORUM'
Çalışma hayatına hemşire olarak başlayan ve ilk nöbet gününde 3 hastasının vefat ettiğini söyleyen Kaya, 'hayatımın kırılma noktasıydı' dediği süreci şu sözlerle anlattı:
'O dönemde kız çocukları çok fazla okutulmadığı için, doğal olarak şöyle bir süreç izlendi. Ailem hemşirelik okulu okumamı tavsiye etti. Ben hemşirelik okumak için Konya'ya yatılı okula gittim. O dönemde 4 yıl orada kaldım, okulda hemşirelik mesleğini öğrendim. Sonrasında ama şöyle bir içimde nasıl diyeyim, aşamadığım bir şey vardı. Ben burada kalmamalıyım, daha ileriye gitmeliyim. Çünkü okumayı çok seviyorum. Derslerimde çok başarılıyım. Bu yolun beni çok da tatmin etmediğini gördüm. Onun üzerine tekrar üniversite sınavlarına hazırlandım. Üniversite sınavında Hacettepe Kamu'yu birinci tercih olarak yazmıştım ve birinci tercihime yerleştirildim. Bunun üzerine Ankara'ya gitmem gerekiyor. Ama hemşirelik okulunu da bitirdiğim ve parasız yatılı okuduğumdan tayinim Kastamonu'ya çıktı. Bu dönemde tabii biz babamla beraber kara kara düşünüyoruz ne yapacağız, diye. Sonra babam, 'Ankara'ya gidelim, Sağlık Bakanlığı'na.
Kimseyi de tanımıyoruz ama derdimizi anlatalım. Mutlaka anlayacaklardır' dedi. Bir daire başkanımızın kapısını çaldık. Dedik böyle böyle, işte babam anlattı, ben de anlattım dilimizin döndüğünce. O da dedi ki, 'Bir kız çocuğu olarak bu kadar okumuşsun. Başarı göstermişsin, üniversiteyi kazanmışsın. Biz size yardımcı olacağız' dedi. Bunun üzerine benim Kastamonu'daki tayinimi, Ankara Devlet Hastanesi olarak değiştirdiler. Tabii bunun üzerine dünyalar bizim oldu. Öyle başladı süreç. Geceleri nöbet tutuyorum, gündüzleri okula gidiyorum. 4 yıl öyle geçti. Hemşirelik mesleğini yaparken de hayata dair çok şey görmüş oluyorsunuz. Orada yaşamla ölüm mücadelesindeki o ince çizgiyi görmüş oluyorsunuz. Benim ilk hemşirelikteki servisim nöroloji servisiydi. Orada ilk nöbetimde 3 hastam vefat etti. Tabii elleriniz titreyerek hastanızı hazırlıyorsunuz. Çenesini bağlıyorsunuz, gözlerini kapatıyorsunuz. Morga gidecek o hazırlık sürecini yapıyorsunuz. Ailesini teselli ediyorsunuz. 18 yaşında. O gün şunu söyledim ben kendime, bunu yapabildiğime göre hayatta her şeyi yapabilirsin. Yani bu benim için bir kırılma noktasıydı gerçekten. Hiçbir şey seni korkutamaz artık. 18 yaşında bunu yaptığına göre her şeyi yapabilirsin. Bu bana bir direnç kazandırdı. O çalışma hayatı, bir direnç kazandırmış oldu. 4 yılda çok başarılı bir şekilde okulumu bitirdim.?
KUCAĞINDA BEBEĞİYLE KAYMAKAMLIK SINAVINA GİRDİ
1996 yılında eşi Cemil Kaya ile evlenen ve 1997 yılında ilk kızı Aybala Gökçen'i dünyaya getiren Vali Kaya, kaymakamlık sınavına ise henüz bebek olan kızı kucağında girdiğini belirterek, 'Elimde kızım sınava girdik. Yazılı sınavı kazandım ardından sözlüye girince biraz daha iş ciddiye bindi. ya ne yapacağız işte, kaymakamlık zor bir meslek, ilçeden ilçeye gidilecek. Yani bu süreci nasıl yapacağız' Küçük bebeğimiz var. Eşim, akademisyen, benimle beraber gelemez. Sözlüde de bana aynı soruyu sordular, 'Bu çok zor bir meslek, emin misin' Bu mesleği istiyor musun?? Ben o zaman şöyle demişim, hatırlamıyorum. Demişim ki, 'Eşim bana uyacak'. Onu bizim genel müdürümüz var şu an vali, 'O kadar iddialı söyledin ki, bizim iki tane aslında adayımız vardı kafamızda belirlediğimiz. Ama üçüncüsü sen oldun' diyorlar. Çünkü çok ısrarla, 'Bu mesleği istiyorum. Ben bu meslekteki her türlü fedakarlığa hazırım. Bu mesleği yapacağım' dedim. Yani çok iddialı söylemişim bunu. O sonrası yıllar yılı böyle beni takip etmiş. Geçenlerde vali olduğumda sağ olsun aradı. Buradan da kendisine selamlar Halil İbrahim Daşöz Valimiz. Dedi ki, 'Sözünü tuttun gerçekten. Ben sizi takip ediyorum. Hani o verdiğin, ben bu mesleği istiyorum, yapacağım, sözünüzü yerine getirdiniz. Tebrik ediyorum sizi' dedi. Böyle bir aşkla, şevkle başladık. 1999'da ben bu mesleğe girdim. O gün bugün böyle devam etti? dedi.
'VATANDAŞ ODAKLI YÖNETİM ANLAYIŞI ETE KEMİĞE BÜRÜNDÜ'
İstanbul Büyükşehir Belediye'sinde, 4,5 yıl daire başkanlığı yaptığını hatırlatan Vali Kaya, yerel yöneticiliğin, şu anki valilik profiline katkısından bahsederek, 'İstanbul Büyükşehir Belediyesi, çok ciddi bir tecrübeydi benim için. Orada 4,5 yıl kadar çalıştım. Basın-Yayın, Halkla İlişkiler Daire Başkanlığı'nı yürüttüm. İstanbul Finans Merkezi Projesi'nin koordinatörlüğünü yürüttüm. Onlar hem yurt içi hem yurt dışında bana farklı bir deneyim kazandırdı. Farklı bir bakış açısı kazandırdı. Çünkü o vatandaş odaklı yönetim anlayışı tam orada aslında bir nevi ete kemiğe bürünmüş oldu. Yani pratiğini orada gerçekleştirmiş olduk' ifadelerini kullandı.
İSTANBUL'UN İLK KADIN VALİ YARDIMCISI OLDU
İstanbul Vali Yardımcılığı görevine getirilmesiyle, kadın olmasının da verdiği avantajla, vatandaşla daha rahat diyalog kurduğunu söyleyen Vali Kaya, 'O dönem ilk defa İstanbul'da bir kadın vali yardımcısı ataması gerçekleştirilmiş oldu. Çok olumlu karşılandı. Çünkü düşünün, eşinin şiddetine maruz kalan bir kadın geldiğinde karşısında kadın bir vali yardımcısı var. Ona anlatabiliyor derdini. ya da çocuğuyla ilgili bir sıkıntısı var. Belki cinsel istismara maruz kalmış. Onu çok daha rahat bir şekilde bize anlatabiliyor. Dolayısıyla şunu hep ben duydum kadınlardan, 'İyi ki varsınız. İyi ki bir kadın var burada'. Ben hiç olumsuz bir şeyle karşılaşmadım. Hatta ben Aile, Sosyal Politikalar'a bakarken, kadınlar çok rahat geliyorlar, anlatıyorlar. Ama erkeklerin de aynı zamanda çok rahat gelip anlattıklarını gördüm' diye konuştu.
Yalova Valiliği görevine getirildiğinde heyecanlandığını söyleyen Kaya, 'Benim ilk valiliğim, dolayısıyla aslında hem biraz böyle insan heyecanlı oluyor. Hem de bir taraftan da acaba diyorsun yani, kaymakamlıkta gösterdiğimiz başarıyı burada da gösterebilecek miyiz. Farklı bir tecrübe. İnşallah daha güzel olur yani. Burada güzel hizmetler yapabiliriz. Umudumuz o. Çünkü Yalova en iyisini hak ediyor' dedi.
MAKAM ODASI SOKAK
Makam odasından çok sokakta, halkla içi içe vakit geçirmesinin sorunların çözümü noktasında kilit rol oynadığını kaydeden Vali Kaya, şunları söyledi:
'Aslında sokaktan öğreniyorsunuz çoğu şeyi. Vatandaşın günlük hayatında karşılaştığı sorunlar nelerdir, aslında orada o gün yüzüne çıkıyor. Onu sonra dönüp biz kendi ekibimizle, teknik ekibimizle, bunu nasıl çözebilirizin üzerinde kafa yormaya başlıyoruz. Makam odasına oturduğunuzda o sorun tarafını görmediğinizde, çözüm de gelmiyor. Nasıl oyuncular oyunun içerisine girebilmek için, hissetmek için belli bir zaman o karakter gibi yaşıyorlar ya bizde de biraz öyle herhalde. Orayı tam sahiplenebilmeniz için tam da onlar gibi düşünüp empati yapabilmeniz, onlar gibi yaşamanız ve yerinde onlarla hemhal olmanız gerekiyor. Onlar gibi hissedebilmek için aslında çok zaman geçirmemiz lazım. Sorunları özümseyip ona göre de çözüm almamız lazım. Yani üstten değil de aslında onların da görüşlerini alarak, sorunun çözümünde de onların katkılarıyla beraber bir çözüm bulma taraftarıyım ben her zaman. Çünkü öbür türlü de yapay oluyor. Siz gittiğinizde bozuluyor dengeler. O dengeyi de bozmadan. Her bölgenin kendine göre dengeleri var çünkü. Onu da düşünmek zorundasınız.'
'BİR SONRAKİ KADIN YÖNETİCİNİN YOLUNU AÇMIŞ OLUYORUZ'
Kadınlara tavsiyelerde de bulunan Vali Kaya, kadınların iş hayatında geri kalmaması, iş ve ev hayatlarını birlikte sürdürmesi gerektiğini belirterek, 'Aslında genç kızlara şöyle bir tavsiyem var. Kariyerinizi, evlilikle beraber geri vitese almak yerine yavaş yavaş da olsa, illa ki çocuklarımız var, sorumluluklarımız var ama tam bir mola vermek ya da o kariyer basamaklarından vazgeçmek yerine, o motivasyonu bozmadan, ailedeki dengeyi de sağlayarak, eşiyle ortaklaşa, bazı sorumlulukları aileyle de paylaşarak bu kariyer basamaklarına devam etsinler, mücadeleden vazgeçmesinler. Aslında kadın yönetici sayısı arttıkça bu networkün korunması da biraz daha kolaylaşıyor. Yani kadınlar da kendilerini tam anlamıyla ifade edebilirlerse ve herkes bulunduğu yerde daha başarılı bir profil çizerse, bir sonraki kadının gelmesi kolaylaşmış oluyor, yolunu açmış oluyorsun aslında. O açıdan da yani bizim buradaki görevimiz ekstra bir sorumluluk yüklüyor aslında omuzlarımıza. Çünkü bir kadın vali olarak burada eğer arkada hoş bir seda bırakabilirsek, bir sonraki kadın valinin gelmesini kolaylaştırmış oluyoruz' ifadelerini kullandı.
'EŞİM GİBİ YÖNETİCİLERİN ARTMASINI İSTERİM'
Yalova Valisi Hülya Kaya'nın eşi, İstanbul Üniversitesi (İÜ) Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Cemil Kaya (52) da bir akademisyen olarak gençlere tavsiyelerde bulundu. Eşi gibi kadın yöneticilerin sayısının artmasının en büyük arzusu olduğunu belirten Prof. Dr. Kaya, 'Sınıfa girdiğimde, karşımda hem erkek öğrenci hem kız öğrencilerimizi gördüğümde gurur duyuyorum. Eşim gibi yöneticilerin artmasını isterim. Sadece tabii mülki idare amirliğinde değil aynı zamanda rektörlük de olsun, dekanlıkta olsun, öğretim üyeliğinde olsun, hakimlikte olsun, savcılıkta olsun yani sonuçta sadece erkekler yok dünyada. Bayanlar da var. Onların da hak ettikleri yere gelmesi lazım. Bu anlamda kızlarımızın mutlaka okuması gerekir. Güzel yerlere gelmesi gerekir' dedi.
'OKUSUNLAR NE VALİLER, NE KAYMAKAMLAR ÇIKAR'
Vali Hülya Kaya'nın babası Abdurrahman Adıyaman da (73), 2 kız çocuğu babası olduğunu belirterek, 'Ben kızımın okumasını bir yerlere gelmesini çok istedim, çok arzu ettim. O da başardı. Buralara geldi. Kendisine teşekkür ediyorum. Allah sağlık sıhhat versin. Allah utandırmasın inşallah' derken, anne Rabia Adıyaman (70), 'Herkes kız çocuğu, kız diye okutmazlık yapmasın. Okusun, onlar da bir ayağının üstünde durmayı bilsinler. Ne valiler, ne kaymakamlar çıkar' ifadelerini kullandı.