Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi, işverenlerin her ay çalışanlara maaşlarının yüzde 8,33'ünü tazminat olarak ödemesini içeriyor. Bu ödenen tutar, her çalışanın kişisel hesabında biriktirilecek ve emeklilik döneminde kullanılabilecek. Bu yeni sistem, 2024'ün son çeyreğinde hayata geçirilecek.

Orta Vadeli Program'ın "Finansal İstikrar" başlığı altındaki "Politika ve Tedbirler" kısmına göre, Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) fon türleri yeniden tasarlanacak ve "Otomatik Katılım Sistemi" işverenlerin katkısıyla ikinci basamak emeklilik sistemine dönüşecek olan Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi (TES) kurulacak.

Araştırmalar, işveren katkısının olduğu bir sistemde çalışanların tasarrufa devam etme olasılığının yüksek olduğunu gösteriyor. Bu değişikliklerin temel amacı, tasarruf oranlarını artırmak ve emeklilik dönemlerinde daha iyi finansal güvence sağlamak.

Emeklilik sistemindeki bu dönüşüm, vatandaşların gelecekteki emekliliklerini daha iyi planlamalarına yardımcı olacak. Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi'nin nasıl işleyeceğini ve detaylarını yakından takip edeceğiz. Bu yeni düzenleme, emeklilik alanında önemli bir dönüm noktası olarak öne çıkıyor.

Kıdem tazminatının yerini TES mi alıyor?

Bilindiği gibi mevcut kıdem tazminatı sistemi sorunlu ve uzun yıllardır tartışılıyor olmasına rağmen henüz bir çözüme kavuşmuş değil. Kaldı ki bu sorun, işverenler için ciddi bir yük ve kangren haline gelmiş bulunuyor. Mevcut sistemde; çalışan bir yılını tamamladıktan sonra her yıl için bir brüt maaş kıdem tazminatı hak ediyor. Mevcut düzenlemedeki eksiklik ve aksaklıklar nedeniyle birçok işveren olası kıdem tazminatı için hiçbir fon ayırmadığından çalışanın işten ayrılması halinde ciddi tazminat yüküyle karşılaşmakta.

Orta Vadeli Program ile yapılmak istenen yeni sistem hayata geçerse; kıdem tazminatı işten ayrılırken değil, emeklilik döneminde alınacak. Çalışanlar 60 yaşına kadar işten ayrılırlarsa, kıdem tazminatının yarısını bir defaya mahsus olmak üzere alabilecekler. Kalan yarısını ise 60 yaşına gelip emeklilik şartlarını yerine getirdikten sonra alabilecekler. Bir gün çalışanın bile tazminat hakkı olacak, para ise ancak emekli olunursa alınacak. Halen uygulanmakta olan Otomatik Katılım Sistemi (Otomatik BES) ikinci basamak emeklilik sistemine dönüşecek, işverenlerin katkısıyla çalışanlar için tamamlayıcı emeklilik sistemi uygulamaya konulacak.

OVP ile öngörülen yeni tazminat sistemi, iş ve sosyal güvenlik hukuku açısından önemli değişikliklere yol açacak olumlu bir düzenleme olarak görülüyor. Bu sistem, çalışanların emeklilik planlarını ve işverenler için ise maliyetleri önemli ölçüde etkileyecek. Tamamlayıcı emeklilik sisteminin çalışanlar için zorunlu tutulup tutulmayacağı ve mevcut kıdem tazminatı sisteminin yerini tutup tutmayacağı konusu ise, şimdilik belirsiz olduğundan iş ve sosyal güvenlik alanında yeni tartışmalara da yol açacaktır.

Mevcut kıdem tazminat sistemi çözüm bekliyor

Yürürlükte bulunan kıdem tazminatı sistemi hakkında gerek mevzuat ve gerekse uygulamadaki sorunlar nedeniyle söylenecek çok şey var, ancak burada mevcut uygulamaya kısaca değineceğiz. 4857 sayılı İş Kanunu’na göre kıdem tazminatı; işverence çalışana belli koşulların sağlanması halinde işyerinde çalıştığı süre boyunca kıdeminin karşılığı olarak her yıl için bir brüt maaş tutarında ödenen tazminattır.

Kıdem tazminat gelir vergisinden muaf olup sadece damga vergisine tabidir. 2023 yılı 2. Dönemi için (31/12/2023’e kadar) kıdem tazminatı tavanı Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından 23.489,83 TL olarak açıklanmış bulunuyor. Bir işçinin kıdem tazminatına hak kazanabilmesi için aynı işverenin işyeri veya işyerlerinde en az 1 yıl sürekli çalışması gerekir. İşçi 5 yıllık zamanaşımı süresi içinde kıdem tazminatı talebiyle dava açmadığı takdirde haklı gerekçeler yoksa bu hakkından mahrum kalır.

Altmış yıla yakın bir süreden beri ülkemizde kıdem tazminatı bir sorun olarak tartışılmaktadır. Bu süre içinde sorunun çözümü için çok sayıda çözüm önerisi ortaya atılmış, tartışılmış, hatta sırf bu sorunu görüşmek üzere çalışma meclisleri toplanmıştır. Çözüm önerileri arasında üzerinde en fazla durulan; bu tazminatın devlet güvencesi altında, işverenlerin sorumluluğunda bir fondan karşılanmasıdır.

Kıdem tazminatı konusunda bir reform niteliğinde bir düzenlemeye ihtiyaç vardır. Öngörülen yeni sistemle ilgili; işçi ve işveren kesiminden bazı eleştiriler olmasına rağmen, sistemin hayata geçmesiyle eski sistemden daha sağlıklı ve avantajlı bir sitem olduğu görülüyor. Burada iki önemli husus çok önemlidir. Birincisi; eski hakların nasıl korunacağı, ikincisi ise, bundan sonrası için eski çalışanlar ile yeni işe girenler arasındaki intibakın nasıl sağlanacağıdır. İşveren ve işçi kesiminin ve kamuoyunda konuyu işleyenlerin çalışmayı yakından takip ederek sağlıklı ve uygulanabilir görüş ve önerileri dile getirmeleri gerekiyor.

Dünya