Son hesaplamalara göre, en düşük devlet memuru maaşı artık 10 gram altının bile altına düştü. 

Bu durum, kamu emekçilerinin yaşadığı ekonomik kaybı ve geçim sıkıntısını bir kez daha gözler önüne serdi.

Memurların büyük bölümü maaşlarının sadece temel yaşam giderlerini karşılamaya yettiğini belirtirken, geçim koşullarının her geçen gün daha da ağırlaştığını ifade ediyor. Kira, fatura, gıda, ulaşım gibi zaruri kalemlerdeki artışlar karşısında çaresiz kalan kamu çalışanları, “Her ay geriye gidiyoruz. Artık ayın sonunu değil, ortasını getirmek bile zorlaştı” diyor.

“Yüzde 15 Zam Erimeyi Durdurmaz”

Sosyal medya kullanıcılarından biri, temmuz zammı beklentisinin yüzde 15 seviyesini geçmeyeceğini belirterek, “Erimeye devam eder, bu nedir ya?” sözleriyle tepkisini dile getirdi. Enflasyon oranlarının gerçeği yansıtmadığını düşünen memurlar,  zam oranlarının da buna bağlı olarak düşük kaldığını ifade ediyor.

“Altın ve Dolarla Ölçülen Maaşlar”

Bir diğer kullanıcı ise maaşların altın ve döviz karşısında hızla değer kaybettiğini belirterek, “Şu anda maaşları altınla ölçmek iyimser kalır. Dolar bu kadar baskılanmasaydı, kaç gram altın ederdi bu maaş?” dedi. TÜİK verilerine de eleştiri yönelten yorumcu, çarşı, pazar ve kira fiyatlarının çok daha gerçekçi bir tablo sunduğunu ifade etti.

Emekliye Zam Tartışması

Emekli vatandaşlar ise kendilerine yeterli artış yapılmazken memurlara yapılacak olası zamların adaletsizlik yaratacağını savunuyor. Bir kullanıcı, “Emeklinin hali ortadayken, memura artık kuruş zam verilemez,” yorumuyla tepkisini dile getirdi.

“Kamu İşçisi-Memur Arasında Maaş Adaleti Sağlanmalı”

Kamu çalışanları arasında da maaş dengesizliğine yönelik eleştiriler dikkat çekiyor. Bazı memurlar, kamu işçilerinin aldığı zamlar ve sosyal hakların memurlarla karşılaştırıldığında daha iyi olduğunu savunarak, “Sulu ikramiyeler, daha yüksek zamlar kamu işçilerine… Evet, homurdanıyoruz!” şeklinde tepkisini dile getirdi.

“KPSS ile Atanan Memur Neden Göz Ardı Ediliyor?”

Taşerondan kadroya geçen çalışanlarla ilgili eleştiriler de gündeme geldi. Bir kullanıcı, “KPSS ile mülakatsız atanan memurlara değil de torpilli taşeronlara vermek haksızlık değil mi? Asgari ücretle çalıştık diyorlar ama nasıl girdikleri konusu açılınca susuyorlar,” ifadelerini kullandı.

Enflasyon Farkı Yeterli Değil: “Zam Gibi Gösteriliyor ama Gerçekte Kaybı Kapatmıyor”

Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından uygulanan enflasyon farkı, memurların alım gücünü korumaya yetmiyor. Hükümet tarafından kamuoyuna “maaş artışı” gibi lanse edilen bu fark, aslında sadece önceki dönemlerdeki zararın sınırlı bir telafisinden ibaret. Memurlar bu konuda oldukça net: “Enflasyon farkı bir zam değil, hakkımız olanın gecikmeli verilmesidir.”

Yıl başında verilen zam, piyasadaki zamlarla aynı hızda eriyip giderken, memurlar yaşadıkları ekonomik baskının ciddi boyutlara ulaştığını belirtiyor. Güncel maaşla bırakın birikim yapmayı, temel harcamalar dışında nefes almak bile lüks hâline geldi.

Fatih Erbakan’dan Memur, İşçi ve Emekli'ye Yüzde 300 Zam Sözü Fatih Erbakan’dan Memur, İşçi ve Emekli'ye Yüzde 300 Zam Sözü

“Refah Payı Zorunlu Hâle Geldi”

Memur sendikaları ve uzmanlar, artık enflasyon farkı sisteminin yeterli olmadığını, refah payı düzenlemesinin şart olduğunu savunuyor. Sadece TÜİK verilerine göre yapılan artışların gerçek hayatla örtüşmediğini belirten sendikacılar, “Memur maaşları her geçen ay küçülüyor. Bu sürdürülebilir değil” görüşünde birleşiyor.

Özellikle kira fiyatlarının büyük şehirlerde ortalama maaşın üzerine çıkması, memurların barınma sorununu da gündeme taşıdı. Ev kiralayamayan, çocuklarını kreşe veremeyen, alışveriş yaparken etiketlere üç kez bakan memur, artık toplumun orta direği olmaktan çıkıp kırılgan sınıflardan biri hâline geldi.