AVM genellikle beyin veya omurilikte görülen bir hastalık olarak bilinirken, Merve'nin ayak topuğunda karşılaşılması doktorları bile şaşırttı. 6 çocuklu bir ailenin en büyük ferdi olan Merve, üç ayrı ameliyat geçirdi, ancak bu süreçte sol ayağında geri dönüşü olmayan hasarlar meydana geldi. Merve Ay hastalığına karşı asla pes etmedi.

Merve Ay, kendi memleketinde kız çocuklarının zorla evlendirildiği bir ortamda, üniversite hayaliyle dolup taşan bir azim sergiledi. Her türlü zorluğa rağmen üniversiteyi kazanmayı başardı. Özellikle paramedik olma hayali, kendi acılarından ilham alarak başkalarına yardım etme arzusu da vardı.

Ancak Merve'nin kararlılığı, hastalığının ilerlemesine engel olamadı. Birinci sınıfa başladığında,  artık yürüyemeyecek durumdaydı. Ancak engeller, onun azmini kırmadı; okula koltuk değnekleri veya tekerlekli sandalye ile gitse de, eğitimine devam etti.

Merve Ay'ın yaşadığı zorluklar ve kararlılığı, sadece kendi hikayesi değil, aynı zamanda yaşadığı toplumun genç kadınları için de bir ilham kaynağı.

İstanbul'da Bezmialem Vakıf Üniversitesi Hastanesi'nde Korkutan Yangın İstanbul'da Bezmialem Vakıf Üniversitesi Hastanesi'nde Korkutan Yangın

DÖRT ŞEHİR DOLAŞTI ÇARE BULAMADI

Diyarbakır, Adana, Ankara ve İstanbul’da onlarca doktora gitti. Hepsi de “Bacağını kesmeden tümörün alınması imkansız" söyledi. Bir tanıdıkları vasıtasıyla adı “yüzyılın kalp cerrahları" arasında gösterilen Rum asıllı Türk cerrah Ord. Prof. Dr. Afksendiyos Kalangos’a ulaştılar. Prof. Dr. Kalangos, Merve’nin bacağını kesmeden bu ameliyatı yapabileceğini söyledi. Ancak Ay ailesinin ameliyat masraflarını karşılamasının imkanı yoktu. Almanya merkezli Help Dünya Vakfı ve merkezi Cenevre’de bulunan Kalangos Vakfı onun için seferber oldu ve gereken para bu sayede toplandı. 2 yıl önce Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde yapılan ve Merve’yi ayağa kaldıran ameliyata, Prof. Dr. Kalangos’un yanı sıra, ortopedi ve plastik cerrahi ekipleri de girdi. İyileştikten sonra ilk kez onu karşısında yürüyerek gördüğüne çok sevindiğini söyleyen Prof. Dr. Kalangos ise “36 yıllık meslek hayatımda ilk kez gördüğüm bir vakaydı" dedi.

“HEPİMİZ ONUN SOL AYAĞININ ETRAFINDA TOPLANDIK"

Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Pediatrik ve Konjenital Kalp ve Damar Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Kalangos, 2021 yılında kendisine ulaştığında Merve’nin yürüyemez halde olduğunu söyleyerek şu bilgileri verdi: “Ayakta nükseden bir damar tümörü şikayeti vardı. Birkaç kez ameliyat olmuş, skleroterapi (varis tedavisi) görmüş ama faydası olmamış. Kızımız artık bacağını kurtarma endişesiyle bize gelmişti ve yürüme performansı yüzde 80 azalmış durumdaydı. Ayak parmak kemiklerinde de deformasyon vardı. Bir ampütasyon tehlikesiyle de karşı karşıyaydık. Ortopedi ve estetik, plastik, rekonstrüktif cerrahi ekibi ile hep beraber, onun sol ayağının etrafında toplandık. Kızımıza radikal bir tedavi yapıp ayağını kurtarma ameliyatını gerçekleştirdik. Oradaki damarsal kitleyi tamamıyla çıkardık. Daha sonra da ortopedik cerrahlar gerekli kemik düzeltmelerini yaptılar. Plastik cerrahlar da aynı anda devreye girip oradaki duyusal durumu düzeltmek için sinir nakli ameliyatı gerçekleştirdiler"

“36 YILLIK MESLEK HAYATIMDA İLK KEZ GÖRÜYORUM"

AVM’nin kendi başına çok nadir görülen damarsal yapılar olduğunu kaydeden Prof. Dr. Kalangos, ayak topuğunda görülmesine ise literatürde hiç rastlamadıklarını kaydetti. Tüm dünyadan buna benzer yüzlerce zor vakayı ameliyat ettiğini anlatan Prof. Dr. Kalangos, Merve’nin durumunun kendisinin bile şaşırttığını söyleyerek “Bu tümörün ayak konumunda olması çok çok çok nadir, neredeyse hiç yok gibi. O damarsal oluşumun üzerine sürekli bastığı bir konumda; sürekli ağırlık altında olduğu için patlama tehlikesi vardı. Kan bacaktaki kılcal damarlara neredeyse hiç gitmiyordu. Ben 36 yıllık cerrahlık kariyerimde ilk defa bu konumda görüyorum bu hastalığı ki bu alanda bu tümörleri dünyada en çok yapan cerrahlardan biriyim. Şimdi onu 2 yıl sonra böyle karşımda yürüyerek görmek, benim için en büyük hediye" diye konuştu.

HASTALIĞI, MESLEĞİNİ DE BELİRLEDİ

Artık kendisi de bir sağlıkçı olan Merve, bu mesleği seçmesinde hastalığının büyük payı olduğunu söyledi ve şunları anlattı: “8 yaşındayken hastalığımın belirtileri başladı. Yürüyemiyordum, çok ağrı yapıyordu. Hastaneye gittik ve tümör olduğu söylendi. İlk ameliyatımı fakülte hastanesinde yaptılar. Ardından ayak parmaklarımda sakatlık kaldı. Tümör sürekli nüksetti. İki ayrı doktorda daha ameliyat geçirdim. Anjiyo ile skleroterapi aldım. Sonra yine tekrarladı ve bu sefer çok büyümüştü. İstanbul, Adana, Ankara, Diyarbakır’da pek çok profesöre ve hastaneye gittim. Hepsi aynı cevabı veriyordu: Bacağını kesmeden tümörü almamız imkansız. Annemin bir arkadaşı vasıtasıyla Help Dünya Vakfı’na ulaştık ve onlar da hocamıza ulaşmamızı sağladı. Kalangos Vakfı ile Help Dünya Vakfı ortak bir şekilde ameliyatımın tüm masraflarını üstlendiler. Yoksa, dünya çapında en iyi kalp damar cerrahlarından birine ulaşmak benim için imkansız bir şeydi."

"HİKAYEMİ DİNLEYİNCE HOCANIN GÖZLERİ DOLDU VE BANA SÖZ VERDİ"

Ameliyat olmak üzere hastaneye yattığında hocaya ilk sorduğu sorunun “Bacağım kesilecek mi?" olduğunu söyleyen Merve, en büyük hayalinin artık aktif olarak mesleğini yapabilmek için işe girebilmek olduğunu söyledi ve sözlerini şöyle noktaladı: “Hocamız hayat hikayemi öğrenmek istedi. Çok zor şartlarda okudum ben. Çok büyük emeklerle, zaman zaman tekerlekli sandalye ve koltuk değnekleriyle üniversiteye gidip sınavlara girdim. Hocam da dedi ki ‘Niye bu kadar uğraştın, önce hastalığınla ilgilenseydin ya?’ dedi. Ben de bizim oralarda kız çocuklarının okumasının çok zor olduğunu söyleyerek yaşadıklarımı anlattım. Hoca çok duygulandı, bana sarıldı ve ağlamaya başladı. ‘Söz veriyorum, bacağını kesmeyeceğiz, inşallah sağlıklı bir şekilde ameliyat olup kendi mesleğini yapmaya devam edeceksin’ dedi. Ameliyattan sonra gözümü açtığımda bana gülümseyerek ‘Merve artık topuklu ayakkabı da giyebileceksin’ dedi. Ben bacağımı kurtarmayı beklerken, ayağımdaki deformiteyi de düzeltilmişlerdi. O sayede topuklu ayakkabı da giyebiliyorum artık. Sağlık alanını da hastalığım nedeniyle seçtim. Benim gibi acı çeken insanlara yardım etmeyi çok istedim. Kız çocuklarının okutulmadığı, zorla evlendirildiği bir yerde hem okuyup hem bu hastalıkla savaşıp hem kendi aileme, hem de kendime umut olabilmek çok zordu. Hala da çok zor. Son bir hedefim var, paramediklik çok tempolu ve zor bir meslek. Ama ben yine de kendi işimi yapmak istiyorum ve iş bulabilmeyi umut ediyorum"